Examples of using "предсказывать" in a sentence and their turkish translations:
- Mary geleceği öngörebilir.
- Mary geleceği tahmin edebilir.
Sen gerçekten geleceği anlatabilir misin?
Gerçekten geleceği tahmin edebilir misin?
Tom geleceği tahmin edebileceğini söylüyor.
Depremi önceden tahmin etmek gerçekten mümkün mü?
Depremleri öngörebildiğimiz gün yalında gelecek
Tom geleceği tam olarak tahmin edebildiğini iddia ediyor.
Onunla ne istersem yapabilirim ve sonuçları tahmin edebilirim.
Geleceği öngörebilirim.
Tom aslında geleceği tahmin edebileceğine inanıyordu.
Tahminde bulunmak zor, özellikle de gelecek hakkında.
Geleceği önceden haber verebilir misin?