Examples of using "острове" in a sentence and their turkish translations:
Adada tek bir mağaza var.
Kral ada üzerinde hüküm sürdü.
- O ada tropikal bir iklime sahiptir.
- O adanın tropikal bir iklimi vardır.
Adada mı kalacağız?
Her şey adada başladı.
O adada yaşayamazsınız.
Ada yıl boyunca ılıktır.
Adanın güzel bir limanı var.
O adada bir sürü nehir var.
- Hazine adada gömülüydü.
- Hazine, adada gömüldü.
Bu adada kaç tane tapınak var?
Korsanlar adaya bir hazine gömdüler.
Onlar Tom'u adada bıraktı.
Adada hiç ağaç yoktu.
Bir zamanlar bu adada yaşlı bir adam yaşarmış.
Hiç bir adada yaşamak istedin mi?
Adadaki havaalanı yabani otlarla kaplıdır.
Çok az sayıda insan adada yaşıyor.
Adada sadece bir yol var.
O adadaki insanlar çok fakirler.
Adada ne kadar yaşadın?
Bu adada büyük yılanlar var.
Ada halkı bizden yardım istedi.
Adada hiçbir yaşam belirtisi yoktu.
Koca adada sadece tek dükkan var.
Bir uçağı bu adaya indirmek mümkün mü?
Sanırım bu adadaki tek insanlar biziz.
Napolyon, Elba adasında sürgünde yaşadı.
Sentinel yerlileri insanlar Hint Okyanusu'nda bir adada yaşamaktadır.
Bir zamanlar küçük bir adada yaşlı bir kral yaşardı.
Tom bu ada hakkında pek çok şiir yazdı.
Berlin müzesi adasında beş müze bulunuyor.
O adada hâlâ bazı vahşi kabileler var.
Adada hiçbir hayvan bulunmuyor.
O zaman adada kimse yaşamadı.
Bu adadaki pek çok yılan zararsızdır.
Rus askerleri Kuzey Buz Okyanusu'nda ki Wrangel Adası'nda bir kasabaya yerleştiler.
Bir zamanlar küçük bir adada yaşlı bir kadın yaşıyordu.
Sanırım bu, bu adadaki en yaşlı meşe ağacı.
Biz biraz içme suyu bulmadıkça bu adada yaşayamayız.
Hayatının geriye kalanını terk edilmiş bir adada geçirmek zorunda olsan, onu kiminle geçirirsin?
Issız bir adada yaşamaya gitmek zorunda olsan ve yanında sadece bir kitap alabilsen, hangisini seçersin?