Examples of using "ожидании" in a sentence and their turkish translations:
Bir grup insan dışarıda bekleyip duruyordu.
Şehirli avcılar da hazırda bekliyor.
Günün yarısı gergin bir bekleyişle geçti.
Otobüs beklerken ayakta durdum.
Bir bankta beklerken oturdum.
Tom'un ne yapacağını görmek için bekliyorum.
Eski Roma'da kadın bekarken babasına
Deniz seviyesinin yükselmesi beklentisiyle gerçekleşen iklim nezihleştirmesi
Kate'i beklerken, Bob ve Mary'yi gördüm.
Kedi, fare deliğinin önünde on dakikayı aşkın bekledi.
Bütün gün oturup Tom'u beklemekten daha iyi yapacak şeylerim var.
Herkes koltuklarının kenarındaydı.
Tom bir kalp krizinden muzdaripti ve ambulans beklerken neredeyse ölüyordu.
Çok önemli bir çağrı bekliyorum.