Examples of using "непросто…" in a sentence and their turkish translations:
İşler kolay değil.
Kazanmak kolay değil.
Onu anlamak basit değil.
Onu yapmak kolay değil.
Cevap zor.
- Kötü bir alışkanlıktan kurtulmak kolay değildir.
- Kötü bir alışkanlıktan kurtulmak basit değildir.
Ama bu zor olacak.
O zor olurdu.
Tom geçinmesi kolay bir kişi değil.
Tom'u ikna etmek kolay olmayacak.
İngilizce konuşmak kolay değildir.
Tom'u bulmak kolay olmayacak.
Onu çevirmek kolay değildi.
Bu kolay değil.
O zor olacak.
Seninle yaşamak kolay değil.
Ona söylemek kolay olmayacak.
Ona söylemek kolay olmayacak.
Altın bulmak kolay değildi.
Onu yapmak kolay olmayacak.
Bunu yapmak kolay değildi.
Yabancı dilleri konuşmak kolay değildir.
- Kolay olmayacak.
- O kolay olmayacak.
Bu lekeyi çıkarmak zor olacak.
Kötü bir alışkanlıktan kurtulmak kolay değildir.
İngilizceyi iyi konuşmak kolay değildir.
Tom'u ayrılmaya ikna etmek kolay değildi.
Tom'un ofisini bulmak kolay olmadı.
Bunun senin için kolay olmadığını biliyorum.
Onu yapmanın kolay olmayacağını biliyorum.
Bu da zor, hem de çok zor olabiliyor.
Para toplamak çok zor olduğu için...
İngilizce bir aşk mektubu yazmak kolay değildir.
Sigara içme alışkanlığından vazgeçmek zor.
Niçin bırakmak istediğini anlamak kolay değil.
Sanırım bu sizin için kolay değildi.
Onun evini bulmak bizim için kolay değildi.
Yetişkin olmak kolay değil.
Fransızca konuşmak kolay değil ama eğlencelidir.
Bu kolay değildi.
Bir dil öğrenmek kolay değildir.
İngilizce konuşmak kolay değildir ama ilginçtir.
Fransızcayı iyi konuşmak kolay değildir.
İşlerin senin için kolay olmadığını biliyorum.
İyi iş! Bu çölde hayatta kalmak kolay değil
Benim ülkemde Almanca öğrenmek zordur.
Onu yapmanın çok kolay olmayacağından eminim.
İngilizce konuşmak kolay değildir.
Tom'un soyadını telaffuz etmek kolay değildir.
- Onu yapmak kolay değildi.
- Bunu yapmak kolay değildi.
- Bunu yapmak kolay olmadı.
- Kolay olmadığına katılıyorum.
- Katılıyorum, kolay değil.
Onlara söylemek kolay olmayacak.
Tom'u bulmak kolay değildi.
Fakat bu engin, tekdüze kumullarda karanlıkta yol bulmak zor.
Yengecin en büyük sorunu, peşindeki avcının sıvı bir hayvan olması.
Karanlıkta görmek biraz zordur, değil mi?
Bu evi satmak kolay olmayacak.
Kötü alışkanlıklardan kurtulmak kolay değildir.
Bu kolay değildi.
Bunun kolay olmadığını biliyorum.
Tom'u gitmeye ikna etmek kolay olmayacak.
Yabancı dildeki bir şiiri çevirmek kolay değildir.
Zor olacak ama imkansız değil.
Tom kolay olmayacağını biliyor.
Artık güvende, biraz da akıllandı. Bu yoğun, karanlık yağmur ormanlarında ayrı düşmemek zor olabiliyor.
Tom'u onu yapmamaya ikna etmek kolay değildi.
Bunun kolay olmadığını söylemeyeceğim.
Piyano çalmak kolay değildir.