Examples of using "мере" in a sentence and their turkish translations:
Çözüldükçe,
Tabii şu sıralar çok değil.
Gençler göç ettiğinden,
Dünyanın şehirleri genişledikçe...
Onlar en azından beni dinledi.
Ve bu hastalık daha da kötüleştiğinde
En azından bana cevap ver.
En azından Tom dürüst.
Denedin.
En azından onlar dürüst.
Elimden geldiğince yazarım.
Elimden geldiğince çalışırım.
En az beş dakikaya ihtiyacım olacak.
En az üç seçeneğin var.
En azından, düşündüğümüz bu.
beyaz kimlik politikalarını benimseyeceği
Yolculuk en az bir hafta sürecek.
Kaçış bir mucizeden daha az bir şey değildi.
En az otuz öğrenci yoktu.
En azından mutlu öleceğim.
En azından ben hâlâ hayattayım.
En azından senden daha büyüğüm.
En azından mevcut yüz kişi vardı.
En azından denemeliyiz.
En azından biz hâlâ tek parçayız.
- En azından öyle, sanırım.
- En azından öyle sanırım.
En azından bana bir şans ver.
En azından denemek zorundasın.
En azından bana söylenen bu.
En azından hiç kimse yaralanmadı.
En azından deneyebiliriz.
Ve belki, belli noktaya kadar
En azından bir canın bu sayede kurtulduğunu gördüm.
Nihayet işi bitirebildi.
George en az 70 kilo çeker.
Asla şaşırmadım.
- Nihayet, ilk bölümü bitirdik.
- En azından ilk bölümü bitirdik.
Ebet, ben bunu çok sık yaparım.
En az beş dakikaya ihtiyacım olacak.
En azından birimiz bir erkek.
- En azından deneyebilirdin.
- En azından deneyebilirdiniz.
En azından özür dilemelisin.
En azından yalnız değildim.
Ben tam olarak katılamıyorum.
Dan en azından yedi kez tutuklandı.
En azından bunun için ayağa kalktım.
En azından o boş yere ölmedi.
- Tom en az 1 hafta boyunca uzaklarda olacak.
- Tom en az bir hafta olmayacak.
Elimden geldiğince sana destek olacağım.
Tom, Mary'yi en az üç kez vurdu.
En azından onlara nasıl hissettiğini söyle.
O en azından özür dileyebilirdi.
Hiç değilse evin yolunu bulabilecek.
Gece dünyasını keşfettikçe...
Kestaneler en azından on beş dakika kaynamalı.
Bir dereceye kadar bir kızak arabasını kontrol edebilirsiniz.
Kamera en az $500'a mal olacaktır.
Onarımlar en az 20 liraya mal olacak.
Yumurtalar en az beş dakika kaynatılmalıdır.
En azından bir şey yapmaya çalıştım.
Tom en az otuz yaşında olmalı.
- En azından Tom'un yaşadığını biliyoruz.
- Hiç olmazsa Tom'un hayatta olduğunu biliyoruz.
Hiç olmazsa teşekkür ederim diyebilirsin.
En az 10 Amerikalı ile arkadaş oldum.
Sana yeterince teşekkür edemiyoruz.
O buradan en az üç yüz mil.
Eylemde en az altı yüz insan öldü.
Püskürme sonucu en az 31 kişi öldü.
Tom benden en az bir baş uzundur.
Biz bunun için kısmen sorumluyuz.
En az üç saat çalışmalıyız.
En az haftada bir kez arabasını yıkar.
- Haftada en az bir kere kütüphaneye giderim.
- Haftada en az bir kez kütüphaneye giderim.
- Haftada en az bir sefer kütüphaneye giderim.
Tom günde en az iki litre su içer.
Ama en azından orada olduğunu biliyorum.
En azından iş dışında olan şeyler söz konusu olduğunda.
Büyüdükçe annelerinden talepleri de artıyor.
Görüş kaybolunca... ...başka bir duyu devreye girer.
O, haftada en az 1.000 dolar kazanır.
En azından beni gördüğüne sevinmişsin gibi davran.
En azından eğlendik.
En azından şimdi Tom'u biraz daha iyi anlıyorum.
temel kişisel bilgiler, sonra aşağı kaydırdıkça daha fazla kutu doldurdunuz.
O, en azından haftada bir kez anne ve babasına yazdı.
En az üç saat beklemen gerekecek.
On dakika kadar uzun süre yağmurda bekletildim.
Bu kalem bana en az yüz dolara mâl oldu.
Tom haftada en az bir kez bana yazar.
O, günde en az bir film izler.
En azından ona nasıl hissettiğini söyle.
En azından ona nasıl hissettiğini söyle.
Tom arabasını en az haftada bir kez yıkar.
En azından özür diledi.
- Bu sözcüğün en az üç değişik anlamı var.
- Bu kelime en az üç farklı manaya geliyor.
Şifre en az altı karakterden oluşmalı.
- Haftada en az bir kere kütüphaneye giderim.
- Haftada en az bir kez kütüphaneye giderim.
- Haftada en az bir sefer kütüphaneye giderim.
En azından kapıyı çalabilirdin!
En azından geç kalmıyoruz.