Examples of using "игре" in a sentence and their turkish translations:
Takım oyuna hazır.
Oyun hakkında konuşmayı bırak.
Tom oyuna katılmayı reddetti.
- Benim takım maçı kazandı.
- Takımım maçı kazandı.
Bugünün oyununda en son skor neydi?
oyunumuzda tamamen yok olmaz.
Bu benim Minecraft karakterim.
Takımımız ilk oyunu kaybetti.
Şimdi gitar çalmayı öğreniyorum.
Bizim takım oyunu kazandı.
Melanie oyunda bir sonraki seviyeye ulaştı.
Tom maçın ilk golünü attı.
Her gün keman çalma çalışması yapar.
Bir beyzbol maçında bacağını kırdı.
Kumar borcunu ödemeden kaçtı.
Her gün piyano çalışıyorum.
Akşam yemeğinden önce her zaman piyano çalışır.
Piyano çalışmaya çok fazla zaman harcıyor.
Onun Mahjong'da iyi olduğunu duyuyorum.
Tom'un boyu ona oyunda kararlı bir avantaj verdi.
Gitar çalışması yaparak çok zaman harcarım.
O, haftada bir kez piyano dersi alır.
bu nedenle yalnız, parlak beyaz bir kurt gibi görünür.
- Oyunun reklamı yapılıyor. -
Tom sadece gitar öğretmez, o sık sık konserler verir.
Bu oyun seni kötü gelincik sürülerine karşı savaştırır.
Maçı hangi takımın kazandığı gerçekten de önemli değil.
- Sami bu maçı kazanmayacak.
- Sami bu oyunu kazanmayacak.
Gitar çalmada çok iyidir.
Susie iyi hissetmediği için oyuna katılamadı.
Keşke oyunu kazansaydık.
Oyunu kazanıp kazanmamamız önemli değil.
O her gün piyano çalışıyor.
Satrançta tahta üzerinde aynı konum üç kez oluşursa oyun berabere biter.
- Hayat satranç oyunu gibi.
- Hayat satranç oyunu gibidir.
Oyuna giren oyuncu 9 numaralı formasıyla Ali.