Translation of "грязь" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "грязь" in a sentence and their turkish translations:

- Я наступил в грязь.
- Я наступила в грязь.

Çamura bastım.

Грязь порождает заболевания.

Kir hastalıklara neden oluyor.

Нам нужна грязь. Пойдем.

Çamura ihtiyacımız var. Hadi.

Том упал в грязь.

Tom çamura düştü.

Мыло помогает удалить грязь.

- Sabun kiri çıkarmaya yardım eder.
- Sabun kiri çıkarmaya yardımcı olur.

Удалите грязь с зеркала.

Aynanın kirini temizleyin.

Я вытер грязь со штанов.

Pantolonumdaki kiri temizledim.

На улице лужи и грязь.

Sokakta çamur ve su birikintisi var.

Пожалуйста, уберите грязь с вашей обуви.

Lütfen ayakkabılarınızdan çamuru çıkarın.

У Тома была грязь под ногтями.

Tom'un tırnaklarının altında kir vardı.

Что думаете? Грязь или ветки? Вам решать.

Ne düşünüyorsunuz? Çamur mu, dal mı? Karar sizin.

Если я использую грязь, это скроет мой запах.

Çamuru kullanacaksam bu kokumu kapatacaktır.

и мы можем смыть грязь и идти дальше.

bu çamuru silip yola devam edebiliriz.

Эта грязь становится намного глубже, когда наступает прилив.

Ah, gelgitler arttıkça çamur daha da derinleşiyor.

Вы лишь не хотите ударить в грязь лицом!

Sen sadece görünüşü kurtarıyorsun!

Корни, растущие друг на друга, переплетаются. Глубокая липнущая грязь.

Birbirinin üzerinden geçen kökler karmakarışık. Derin bir çamur var.

Фильтровал воду через них, выжимал мокрую грязь, чтобы добыть жидкость,

Yani, suyu süzmek için kullandım, sıvı elde etmek için çamur süzdüm,

грязь. В этих невозможных условиях все надежды прорыв скоро исчезнет.

çamur. Bu imkansız koşullarda, umutların hepsi bir atılımın yakında kaybolur.

Я чувствовал грязь на себе после того, как помог ему.

Ona yardım ettikten sonra kirli hissettim.

Я сказала тебе не впускать собаку. Она разведёт грязь на кухне.

Sana köpeği içeri alma dedim. O mutfağı kirletip altüst edecek.