Examples of using "Удовольствие" in a sentence and their turkish translations:
Gerçekten iyi hissettirir.
Zevk bir günahtır ve bazen günah bir zevktir.
Acının kaynağı zevktir.
Çok eğlendim.
Diş bakımı pahalıdır.
Okumaktan zevk duyuyorum.
Eğleniyorlardı.
Müzik dinlemek çok eğlenceli.
Müzik bize çok zevk verir.
Bu bir zevkti.
Kitap okumayı zevkli buluyordu.
Gülümsemeler her zaman zevk göstermez.
Seninle yemek bir zevk.
Oyundan hoşlandın mı?
- Okumak bana büyük bir zevk verir.
- Okumak bana büyük zevk veriyor.
Bu bana çok zevk verdi.
Bu videoyu seveceğini umuyorum.
kendini bu konuda çok iyi hissedeceksin
ve İyiliksevenlerdeki gönüllü işimden çok keyif aldım
daha çok bütün hissetmekle alakalı.
Fakat sessizlik, bugünlerde oldukça nadir bir şey
Sizinle olmak büyük bir zevk.
Sevmekte sevilmekten daha fazla zevk vardır.
Bundan hoşlandığını umuyorum.
Size yardımcı olabilmek bir zevk.
Hayatın en büyük zevki nedir?
Asla işle eğlenceyi karıştırma.
Tom'un onu yapmaktan hoşlandığını düşünüyor musun?
Bunun tadını çıkaracağına inanamıyorum.
çoğu zaman ödüllendirilmeye gider.
Lezzetli şeyler yerken olduğu gibi, haz aramak
Kendi ifadelerinizle haz ve tatmini tanımlamakla ilgili.
Engelli insanlara yardım etmekten gerçekten hoşlanırım.
Bazı insanlar korku filmlerini izlemekten zevk alırlar.
Korku filmlerine gitmekten zevk alır.
Ata binmek çok eğlencelidir.
Sizinle konuşmaktan keyf aldım.
Beyzbol oyunu izleyerek keyf aldık.
Neticede dersten zevk aldım.
- Tom'la konuşmaktan hoşlandım.
- Tom'la konuşmaktan hoşlanıyordum.
Burada bir araba sahibi olmak pahalı bir zevktir.
O sizi memnun ediyor mu?
mutluluk ve neşe gibi olumlu duygular hissedersin.
Kremalı kahve çok pahalı olmayan bir zevktir.
O, ormanda uzun yürüyüşlerden zevk alır.
Bay Grey işinden memnun değildi.
Tom bundan hoşlanacak.
Tom'la konuşmaktan hoşlandım.
O filmden hoşlanıyordum.
Tom'un eğlendiğini düşünüyorum.
Krallar gibi yaşıyorlardı.
Krallar gibi yaşıyor.
Biz de eğleniyoruz bunu yaparken sizde izlerken eğlenin istiyoruz
Salonun zayıf akustiği, dinleyicilerin konserden zevk almalarını ciddi şekilde olumsuz etkiledi.
Yaşamını ve işini seviyor gibi görünüyordu.
Konser hoşuna gitti mi?
Çeviri benim için büyük bir zevk. Ben başka türlü yapmazdım.
Birlikte geçirdiğimiz zamandan ne kadar keyif aldığımı sana söyleyemem.
Yaptığımdan zevk alıyorum.
Onu yaparken çok eğlendim.
O, ondan çok hoşlandığını söylüyor.
O tür şeyleri yapmaktan gerçekten hoşlanıyor musun?
Bu kitabı onu yazmaktan hoşlandığım kadar çok okumaktan hoşlanacağını umuyorum.
O filmden zevk alacağını biliyorum.
Hayatım boyunca, tüm dünyada seyahat etmekten ve birçok farklı uluslarda çalışmaktan büyük zevk aldım.
Tom Mary'yi nasıl mutlu edeceğini bilir.
Tom hayattan nasıl zevk alacağını bilmiyor.
ama yinede gittiğimizde aldığımız zevk muazzamdı yahu herhalde çıkmak istemezdik
Yaban kuşlarını izlemek çok eğlenceli.
Kırsal yaşamdan hoşlanmaya başladı.
Bir kadını memnun etmenin bir erkeği memnun etmekten daha zor olduğunun söylendiğini duydum. Doğru olup olmadığını merak ediyorum.