Examples of using "Переходить" in a sentence and their turkish translations:
Polis hattı: geçmeyin.
Tom yolu geçmeye korkuyordu.
Tom caddeyi geçmekten korkuyordu.
Yağmur kara dönüşmeye başladı.
Bu caddeyi geçmek tehlikelidir.
Artık yolu geçebilirsiniz.
Bir yayanın, caddeyi yaya geçidinde geçmesi gerekir.
Yolu geçmeden önce iki yöne de bak.
Her iki tarafa bakmadan yolları geçmek tehlikelidir.
Yağmur yağarken bu caddeyi geçmekten kaçının.
Biz bir yabancı gördüğümüzde İngilizce kullanmaya eğilimliyiz.
Acele ederken buradan karşıya geçmemeye çalışıyorum.
Yayalar sadece yeşil ışıkta geçmelidirler.
Yolu geçmeye korkmuştu.
Yolu geçerken dikkatli olmalısın.
Yolu geçmeye korktu.
Caddeyi geçmeden önce sola ve sağa bakınız.
Tom, inatçı olmasına rağmen, büyük fıçı ölçü birimi yerine, mantıklı olan metrik sistemi değiştirmeyi reddediyordu.
Üzgünüm, sınırımı aşmak istemedim.