Examples of using "«Ой" in a sentence and their turkish translations:
Oh, üzgünüm.
Eeeeyyy!(erdoğan gibi okuyun)
- Hadi ya.
- Eyvah eyvah.
Evet, baksanıza!
Aa, bak, bir göktaşı!
- Ah! Bu kahve sıcak!
- Ay! Bu kahve sıcak!
Ahh! Ben dilimi ısırdım.
Oldukça kötü kokuyor! Evet, bakın!
Şuna baksanıza.
Tanrım, bakın!
aman aman herkes kaldırsın
Oh, bu nedir?
Ah, ayağım!
Oh, ne kadar geç!
Ah, bir çikolata tavşan!
Öf ya, cep telefonumu unuttum.
Ah sevgilim, yağmur yağıyor, ve ben zaten çamaşırı kurutmak için dışarı astım; ne yapmalıyım?
Of bunu tekrar yaptım.
Balık zamanı! Evet.
Hoop, ben yine gaz çıkardım!
Ah, kahve gerçekten sıcak!
Oh, oh! Dilimi ısırdım!
"Sana bir hediye aldım, işte bu" " Ne, benim için mi?! Sana teşekkür ederim!"
Oh, bak! Orada büyük bir yılan var!
Vay, buna bak.
Oh hadi, korkma.
Hop, sanıyorum Tom'u unuttuk.
- Ah, süt satın almayı unuttum.
- Ah, süt satın almayı unutmuşum.
- Ah, süt almayı unutmuşum.
Ah, bir kelebek var!
Oh,üzgünüm.
Ha, şimdi hatırladım. Kütüphane yarın kapalı.
- Of, hadi canım sen de.
- Geç bunları ya.
Ah, hadi. O kadar da kötü olmayacak. Eğleneceğiz.
Oh, Tom, beni seninle götür!
" Ah! Buzdolabında hiç akşam yemeği yok." "Biraz satın al." "Para yok." "Kanepeden kıçını kaldır ve bir işe gir."
"Ayy! Kaleyi patlattığım için üzgünüm. Sihirli havai fişeklerimi kullanıyordum." "Bir dahakine daha temkinli ol, Link."