Translation of "Vista" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Vista" in a sentence and their turkish translations:

- Olhe para a vista.
- Olha para a vista.
- Olhe a vista.
- Olha a vista.

Manzaraya bak.

- Olhe aquela vista!
- Olha aquela vista!

Şu manzaraya bir bak.

Vista-se!

Üstünü giy!

Que vista maravilhosa!

Ne muhteşem bir manzara!

Que bela vista!

Ne güzel bir manzara.

Vista-se rápido.

Çabucak giyin.

Paguei à vista.

Ben nakit ödedim.

Vista-se, Tom.

Elbiselerini giy, Tom.

Gostei da vista.

Manzarayı seviyorum.

Que vista magnífica!

Ne harika bir görüntü!

Vista uma jaqueta.

Bir ceket giy.

Que vista linda!

- Ne güzel bir manzara!
- Ne güzel bir görünüm!

Que vista maravilhosa.

Bu görüntü ne kadar harika.

Ela foi vista?

O, görüldü mü?

A vista é incrível!

Muhteşem bir manzara!

A vista é fantástica.

Manzara şaşırtıcı.

Minha vista é fraca.

Benim kötü görüşüm var.

Ele perdeu a vista.

- O, görme duyusunu kaybetti.
- O görme yeteneğini kaybetti.

- Vista-se.
- Vistam-se.

Elbiselerini giy.

Nós o perdemos de vista.

Biz onu gözden kaybettik.

Quero um quarto com vista.

Manzaralı bir oda istiyorum.

Por favor, vista a camisa.

Lütfen gömleğinizi giyin.

Foi amor à primeira vista.

O ilk görüşte aşktı.

Minha vista não é boa.

Görme yeteneğim iyi değil.

Uma vista incrível, não é?

Harika bir manzara, değil mi?

Temos diferentes pontos de vista.

Farklı bakış noktalarımız var.

Eu a conheço de vista.

Onu sima olarak tanıyorum.

Aprecio seu ponto de vista.

Bakış açınızı takdir ediyorum.

Tom perdeu Mary de vista.

Tom Mary'yi gözden kaybetti.

- Eu quero que você vista este aqui.
- Eu quero que você vista esta aqui.

Bunu giymeni istiyorum.

- Vista o casaco. Está frio lá fora.
- Vista seu casaco. Faz frio lá fora.

Paltonu giy. Dışarısı soğuk.

Ela me conquistou à primeira vista.

O (kız) beni ilk görüşte etkiledi.

A torre pode ser vista daqui.

Kule buradan görülebilir.

O trem se perdeu de vista.

Tren gözden kayboldu.

Ele perdeu o pássaro de vista.

O, kuşu gözden kaybetti.

O avião logo saiu de vista.

Uçak biraz sonra görüş mesafesinden çıktı.

Se a carapuça servir, vista-a.

Yarası olan gocunur.

Quero lhe mostrar uma vista espetacular.

Sana muhteşem bir manzara göstermek istiyorum.

Ela explicou seu ponto de vista.

O bakış açısını açıkladı.

Adoro a vista da minha sacada.

Benim balkonumdan manzarayı seviyorum.

Vista as roupas que você quiser.

İstediğin kıyafetleri giy.

A colina parece baixa vista daqui.

Tepe buradan alçak görünüyor.

Esta é uma vista dos Alpes.

Bu Alplerin bir manzarasıdır.

Vista a criança com essas roupas.

Çocuğa bu kıyafetleri giydir.

- Por favor, vista-se.
- Vista-se, por favor.
- Se vista, por favor.
- Por favor, vistam-se.
- Vistam-se, por favor.
- Se vistam, por favor.

Lütfen giyinin.

Uma poeira é vista como um gás

bir toz bir gaz olarak görülüyor

Eu perdi ela de vista na multidão.

- Kalabalıkta onun görüntüsünü kaybettim.
- Kalabalıkta gözümden kayboldu.

Havia muitas estrelas a vista no céu.

Gökyüzünde görülebilecek birçok yıldız vardı.

Vista do céu, a ilha era bela.

- Gökyüzünden bakınca ada çok güzeldi.
- Gökyüzünden bakıldığında ada çok güzeldi.

Eles aceitaram o meu ponto de vista.

Onlar benim bakış açımı onayladılar.

Eles adotaram o meu ponto de vista.

Onlar benim bakış açımı kabul ettiler.

O Jack desapareceu de vista no público.

Jack kalabalıkta gözden kayboldu.

Você devia ter vista a sua cara.

Yüzündeki ifadeyi görmeliydin.

O navio a vapor sumiu de vista.

Buharlı gemi gözden kayboldu.

Nenhuma estrela podia ser vista no céu.

Gökyüzünde hiçbir yıldız görülemez.

Lembro-me de tê-la vista antes.

Onu daha önce gördüğümü hatırlıyorum.

Ele perdeu a vista em um acidente.

O, görme duyusunu bir kazada kaybetti.

A vista noturna de Tóquio é magnífica.

Tokyo'nun gece görüntüsü muhteşemdir.

Minha casa tem vista para o mar.

- Evim denize bakıyor.
- Benim evim denize doğru bakar.
- Evim full deniz manzaralı.

Você acredita em amor à primeira vista?

İlk görüşte aşka inanır mısın?

Eu acredito em amor à primeira vista.

İlk görüşte aşka inanıyorum.

A vista do meu hotel era linda.

Otel odamdan manzara güzeldi.

Você se apaixonou por ela à primeira vista?

İlk görüşte ona âşık oldun mu?

Não havia nada além de areia à vista.

Gözün görebildiği kadarıyla kumdan başka bir şey yoktu.

Ela se apaixonou por ele à primeira vista.

İlk görüşte ona âşık oldu.

Sua aceitação do presente foi vista como suborno.

Onun hediyeyi kabul etmesi rüşvet olarak kabul edildi

Neste caso, é mais vantajoso comprar à vista.

Bu durumda, peşin almak daha avantajlıdır.

A vista do topo da montanha era espetacular.

Dağın tepesinden manzara olağanüstüydü.

Eu gostaria de dar uma vista de olhos.

Etrafa bir göz atmak istiyorum.

Vista do espaço, a Terra parece relativamente pequena.

Uzaydan bakıldığında, dünya nispeten küçük görünüyor.

Ele se apaixonou por ela à primeira vista.

İlk görüşte ona âşık oldu.

Tom se apaixonou por Maria à primeira vista.

Tom ilk görüşte Mary'ye aşık oldu.

Cheguei ao topo do penhasco. A vista é incrível!

Kayalığın üzerine çıktık. Muhteşem bir manzara.

Você tem uma mesa com vista para o oceano?

Okyanus manzaralı bir tablonuz var mı?

Vista do espaço, a Terra parece ser bem pequenina.

Uzaydan, yeryüzü oldukça küçük görünüyor.

- Estou com a vista cansada.
- Meus olhos estão cansados.

Gözlerim yorgun.

Eu paguei cinquenta por cento à vista pelo carro.

Araba için yüzde elli peşin verdim.

Este quarto tem uma vista bonita para o monte.

Bu odanın güzel bir dağ manzarası var.

Este hotel tem uma vista magnífica para o mar.

Bu otel harika bir deniz manzarasına sahip.

Vista este casaco, ou você vai pegar uma gripe.

Bu ceketi giy yoksa nezle olursun.

- Vista de longe, a rocha se parecia com um rosto humano.
- Vista de longe, a rocha se assemelhava a um rosto humano.

Uzaktan bakıldığında, kaya insan yüzü gibi görünüyordu.

Vista de longe, esta montanha parece com o Monte Fuji.

- Uzaktan bakınca bu dağ Fuji dağı gibi görünüyor.
- Uzaktan bakınca bu dağ Fuji dağına benziyor.

A idade avançada dele está começando a afetar sua vista.

İlerleyen yaşı onun görme yeteneğini etkilemeye başlıyor.

Não tenho dinheiro suficiente para comprar o produto à vista.

Ürünü nakit olarak ödemek için yeterli param yok.

Nós o perdemos de vista há mais de meia hora.

Yarım saatten daha fazla bir süredir onları gözden kaybettik.

Não leia no escuro. Não faz bem para a vista.

Karanlıkta okuma.Gözlerin için iyi olmaz.

Em minha vida toda, nunca vi uma vista tão calma.

Hayatımda hiç böylesine huzurlu bir görüntü görmedim.

Estou olhando o assunto por um ponto de vista diferente.

Ben bu konuya farklı bir bakış açısından bakıyorum.

Por que o seu ponto de vista mental mudou tanto?

Neden senin perspektifin çok değişti?

Vamos sentar-nos aqui por instantes e apreciar a vista.

Bir süre burada oturup manzaraya bakalım.

- Dê uma olhada.
- Dá uma olhada.
- Dá uma vista de olhos.
- Dá uma olhadela.
- Vê.
- Veja.
- Dê uma olhadela.
- Dê uma vista de olhos.

Bir göz atın.

Vista de longe, a rocha parece uma figura humana de cócoras.

Uzaktan bakıldığında, kaya, çömelen bir insan figürüne benziyor.

Vista de certa distância, a rocha grande parece um velho castelo.

Uzaktan bakıldığında, büyük kaya eski bir kale gibi görünüyor.

Tom conheceu Maria numa festa, e foi amor à primeira vista.

Tom Mary ile bir partide tanıştı, ve o ilk görüşte aşktı.

Ela tem um ponto de vista que é diferente do meu.

Onun benimkinden farklı olan bir fikri var.