Examples of using "Quebrado" in a sentence and their turkish translations:
Her şey bozuk.
kırıldı bakın
O bozuk.
Kırık mı?
Bu kırık gibi görünüyor.
Hangisi bozuldu?
Beş parasızdım.
Kırık değil.
Bu bozuk.
Saatim bozuldu.
Bu saat bozuk görünüyor.
kopması gerekmez miydi?
Radyo çalışmaz.
Isıtıcı bozuk.
Bu saat bozuk.
Otobüs bozuk mu?
Otobüs bozuldu!
- Duş bozuk.
- Duş çalışmıyor.
Kolun kırık.
Hiçbir kemik kırılmadı.
Bu duş bozuktur.
Saatim kırılmış görünüyor.
Bileğim kırıldı.
Tom cam kırıklarının üzerine bastı.
- Kırık cam üstüne basmayın.
- Kırık cama basma.
Arabam bozuk.
Klima bozuk.
Eyvah!! Bilgisayarım bozuldu!
Bozuk radyoyu tamir edebilir misin?
Tom'un radyosu bozuldu.
Tom'un bilgisayarı bozuk.
Tom camı kırdığını itiraf etti.
Balık akvaryumunu kim kırabilirdi?
Kırılmıştı.
Kırık bir ayna kötü şans getirir.
Bozuk değilse tamir etme.
Tom bana meteliksiz olduğunu söyledi.
- Bu bozuk radyoyu tamir edebilir misin?
- Bu arızalı radyoyu onarabilir misin?
Kapının mandalı kopmuştu.
- Oyuncağım kırık.
- Oyuncağım bozuk.
yani atmosferde parçalanmış olabilir
Kırık camda parmağını kesti.
Sessizlik bir çığlık ile bozuldu.
Zeminde her yerde kırık cam vardı.
Aslında bir bacak kırabilirdim.
Bunun bozuk olduğundan oldukça eminim.
Ciğerlerimde cam kırıkları varmış gibi hissediyorum
Seni arayamadım; telefon bozuktu.
Benim Xbox360'ım bozuk gibi görünüyor.
Bilgisayar bozuk.
İşteki başarısızlığı onu beş parasız bıraktı.
Telefonun bozuk olup olmadığını kontrol eder misin?
Duş bozuk.
Arabanın bozuk bir kuyruk lambası var.
- Belki Tom'un arabası bozuldu.
- Belki Tom'un arabası bozulmuştur.
Sessizlik yüksek sesli bir öksürükle bozuldu.
Onlar beni sözümü tutmamakla suçladı.
Hani senin telefonunun şarj aleti bozuluyor
Bunu açamıyorum, çünkü anahtar bozuk.
Onun rekoru asla kırılamayacak.
Bu kış, kar yağışı rekoru kırıldı.
Sami'nin sağ kolu altı yerden kırıldı.
Bozuk bir saat bile günde iki kez doğrudur..
Çocuğun oynadığı oyuncak bozuk.
Suç mahallinde çok fazla kan ve kırık cam bulundu.
İntikamın sonsuz döngüsü sadece affedilerek kırılabilir.
- Hiç param yok.
- Beş parasızım.
- Meteliğe kurşun atıyorum.
Doktor kırık parmağından ziyade Tom'un ayak bileği hakkında daha endişeli olduğunu söyledi.