Translation of "Metade" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Metade" in a sentence and their turkish translations:

Dê-me metade.

Bana onun yarısını verin.

Corte-o pela metade.

Onu ikiye kes.

Eu sou metade japonesa.

Ben yarı Japonum.

- Eu já te dei metade.
- Eu já dei a metade a você.
- Já dei a metade a vocês.

Ben zaten sana yarısını verdim.

Mais de metade são jovens.

Yarısından çoğu gençlerden oluşuyor.

Metade dos estudantes estão ausentes.

Öğrencilerin yarısı yok.

Metade dos melões foram comidos.

Kavunların yarısı yenildi.

Metade das maçãs estavam podres.

Elmaların yarısı çürümüştü.

Não faça nada pela metade.

Hiçbir şeyi yarım yamalak yapma.

Cortou a maçã pela metade.

O, elmayı iki parçaya kesti.

Metade das maçãs está podre.

Elmaların yarısı çürümüş.

É só metade da história.

- O sadece yarım hikaye.
- O sadece hikayenin yarısıdır.

O trabalho está pela metade.

İş yarım yapıldı.

Metade de vocês é idiota.

Sizin yarınız aptalsınız.

Não deixe coisas pela metade.

İşlerinizi yarım yapılmış bırakmayın.

Tom levou metade do dinheiro.

Tom paranın yarısını aldı.

A primeira metade explora o problema

İlk yarı, problemi keşfetmek

Declarando metade da sociedade um inimigo

toplumun yarısını düşman ilan ediyor

A metade dos alunos estava ausente.

Öğrencilerin yarısı yoktu.

Metade da cidade queimou no fogo.

Yangında kasabanın yarısı yandı.

Não deixe as coisas pela metade.

İşleri yarım bırakma.

Posso fazer na metade do tempo.

Onu yarı zamanda yapabilirim.

Três é a metade de seis.

Altının yarısı üçtür.

Não faça as coisas pela metade.

İşleri yarım yamalak yapma.

Quem começou já fez a metade.

Başlamak bitirmenin yarısıdır.

Essa é só metade da história.

Bu sadece hikayenin yarısı.

Nós estamos na metade do caminho.

Oraya yarı yoldayız.

Você quer a metade do bolo?

Bu pastanın yarısını ister misin?

Tom comeu metade do bolo sozinho.

Tom tek başına pastanın yarısını yedi.

Tom rasgou o papel pela metade.

Tom kağıdı iki parçaya ayırdı.

Tom não sabe nem a metade.

Tom onun yarısını bilmiyor.

Três é uma metade de seis.

Üç altının yarısıdır.

E a segunda metade explora a solução.

ve ikinci yarı, çözümü keşfetmekle ilgili.

Não deixe o seu trabalho pela metade.

İşini yarıda bırakma.

Metade da população mundial vive em cidades.

Dünya nüfusunun yarısı şehirlerde yaşıyor.

Ela concordou em pagar metade do aluguel.

O, kiranın yarısını ödemeyi kabul etti.

Metade das bananas na cesta estava podre.

Sepetteki muzların yarısı çürümüştü.

Tom resolveu corretamente apenas metade dos problemas.

Tom problemlerin sadece yarısını doğru olarak çözdü.

Você não deve fazer as coisas pela metade.

İşleri yarım bırakmamalısın.

Uma pergunta bem feita contém metade da resposta.

İyi bir soru, yanıtın yarısını içerir.

- Corte-o pela metade.
- Corte-o em dois.

Onu ikiye kes.

E reduziu a pobreza em mais da metade.

ve yoksulluğu yarıdan fazla azalttı.

O preço deste livro foi reduzido pela metade.

Bu kitabın fiyatı yarı yarıya düşürüldü.

Assim como a Terra, uma metade da Lua é iluminada pelo Sol enquanto a outra metade permanece no escuro.

Tam Dünya gibi, Diğer yarısı karanlıkken Ayın yarısı güneş tarafından ayınlatılır.

Uma pergunta bem feita já é metade da resposta.

İyi bir soru zaten cevabın yarısıdır.

O pássaro era da metade do tamanho de uma águia.

Kuş, kartalın yarısı kadardı.

Eu queria saber metade do que você sabe em francês.

Keşke senin konuştuğunun yarısı kadar iyi Fransızca konuşabilsem.

Cerca de 600.000 homens ... embora menos da metade deles eram franceses.

Yaklaşık 600.000 adam… yarıdan az olsa da bunların bir kısmı Fransız'dı.

Eu terminei metade do trabalho e agora vou fazer um intervalo.

İşin yarısını yaptım ve şimdi bir mola verebilirim.

Tom perdeu metade da barra de chocolate, mas ganhou um amigo.

Tom çikolatalı barın yarısını kaybetti ama bir arkadaş kazandı.

Eu tenho apenas metade de todos os livros que você tem.

Benim sadece senin sahip olduğun kitapların yarısı kadar çok sayıda kitabım var.

Comi metade da maçã antes de perceber que havia uma lagarta nela.

İçinde bir kurt olduğunu fark etmeden önce elmanın yarısını yedim.

Compramos um piano de cauda que ocupou metade da nossa sala de estar.

Biz oturma odamızın yarısını kaplayan büyük bir piyano aldık.

Não acredite em nada do que ouve e apenas na metade do que vê.

Gördüklerinin ancak yarısına inan. Duyduklarının ise hiçbirine.

Juntos, Índia e Brasil produzem mais da metade de todo o mamão no mundo.

Onların arasında Hindistan ve Brezilya dünyanın papayasının yarısından daha fazlasını üretmektedir.

A população da Itália é mais ou menos a metade da população do Japão.

İtalya'nın nüfûsu, Japonya'nınkinin yaklaşık yarısı kadardır.

Quando Tom olhou para a maçã que estava comendo, percebeu que tinha comido metade de uma larva.

Tom yediği elmaya baktığında yarım solucan yediğini fark etti.

- Ela cortou a maçã pela metade.
- Ela cortou a maçã no meio.
- Ela dividiu a maçã em duas partes iguais.

O, elmayı iki parçaya ayırdı.

Se a superfície da base do pramit grande for dividida em duas vezes a metade do pramit, o número pi será exibido.

büyük pramit'in tabanının yüzeyi pramit'in yarısının iki katına bölünürse pi sayısı çıkıyor karşımıza

"Maria ganha dez vezes mais dinheiro do que eu," reclamou Tom "e mesmo assim ela quer que eu pague metade das despesas domésticas."

"Mary benim kazandığımın on katını kazanır," Tom şikayet etti ve hâlâ ev giderlerinin yarısını ödememi bekliyor.