Translation of "Dizem" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Dizem" in a sentence and their turkish translations:

Então eles dizem

yani diyorlar ki

- Dizem que ele está doente.
- Dizem que está doente.

Onun hasta olduğunu söylüyorlar.

- A Isabela, dizem que ela morreu.
- Dizem que Isabela morreu.

Onlar İsabela'nın öldüğünü söylüyorlar.

- Crianças dizem cada coisa estúpida.
- Crianças dizem coisas tão estúpidas.

Çocuklar böyle aptalca şeyler söylerler.

Conhecemos pessoas que dizem

diyen insanlarla karşılaşıyoruz

Dizem que está doente.

Onun hasta olduğu söylenilmektedir.

Faça como lhe dizem.

Sana söylenildiği gibi yap.

Dizem que vai chover.

Yağmur yağacağını söylüyorlar.

Todos eles dizem isso.

Onların hepsi onu söylüyor.

Eles sempre dizem isso.

Onlar her zaman onu söylerler.

Dizem que sou retardado.

Geri zekalı olduğumu söylüyorlar.

- Todos os meus amigos dizem isso.
- Todas as minhas amigas dizem isso.

Bütün arkadaşlarım onu söylüyor.

As pessoas na Europa dizem

Avrupa'da ki insanlar şunu söylüyor

Eles dizem que na sociedade

yahu diyorlar ki toplumda

Mas os mundos planos dizem

ama düz dünya'cılar şunuda söylüyor

Dizem que ele detesta estudar.

Onun çalışmaktan nefret ettiğini söylüyorlar.

O que dizem os jornais?

Gazeteler ne diyor?

Dizem que amendoim é afrodisíaco.

Fıstıkların afrodizyak olduğunu söylüyorlar.

Os sonhos dizem a verdade.

- Rüyalar gerçeği söyler.
- Rüyalar hakikati söyler.

Dizem que ele está doente.

Onun hasta olduğunu söylüyorlar.

Dizem que Homero era cego.

Homeros'un kör olduğu söylenir.

Todos dizem a mesma coisa.

Herkes aynı şeyi söylüyor.

Dizem que alho repele mosquitos.

Onlar sarımsağın sivrisinekleri ittiğini söylüyor.

Dizem que errar é humano.

Onlar hatasız kul olmaz diyor.

Dizem que você é sábio.

Onlar senin akıllı olduğunu söylüyor.

Dizem que sou uma idosa.

Onlar benim yaşlı bir kadın olduğumu söylüyorlar.

É o que todos dizem.

Onların hepsinin söylediği budur.

- As pessoas dizem que ele ainda está vivo.
- Dizem que ele ainda está vivo.

İnsanlar onun hâlâ hayatta olduğunu söylüyorlar.

Alguns amigos profissionais dizem 'A' ontem

bazı meslek arkadaşlar dün 'A' derken

Algumas de nossas meninas também dizem

Bazı kızlarımız da şunu söyler

Alguns dizem que ele nunca existiu.

Bazıları onun hiç var olmadığını söyler.

Dizem que a casa está enfeitiçada.

Evin perili olduğu söyleniliyor.

Dizem que ela nasceu na Alemanha.

Onun Almanya'da doğduğunu söylüyorlar.

As pessoas dizem que sou louco.

İnsanlar deli olduğumu söylüyorlar.

Isso é o que todos dizem.

Hepsinin söylediği şey bu.

Dizem que a floresta é assombrada.

Ormanın perili olduğu söyleniyor.

Eles dizem que é muito bom.

Onlar onun çok iyi olduğunu söylüyorlar.

Dizem que o amor é cego.

- Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.
- Aşkın gözü kördür derler.

Dizem que os franceses adoram artes.

Fransızların sanatı sevdikleri söylenir.

Odeio as pessoas que dizem isso.

Onu söyleyen insanlardan nefret ediyorum.

Dizem que essa casa é assombrada.

Bu evin perili olduğu söyleniyor.

Dizem que o filme é interessante.

Onlar filmin ilginç olduğunu söylüyorlar.

Dizem que ele é muito rico.

Onun çok zengin olduğunu söylerler.

É o que as pessoas dizem.

İnsanların söylediği şey bu.

As folhas dizem-nos: "Preciso de azoto."

Yapraklar sana "Azota ihtiyacım var." der.

- Os arruaceiros como você dizem asneiras. - Sou...

-Senin gibiler de boş konuşuyor. -Ben...

O que eles dizem pode ser verdade

dedikleri doğru olabilir

Worldists planas que dizem que está circulando

daire çizerek olduğunu söylüyor düz dünyacılar

Eles dizem que Trump é impossível vencer

Trump'ın kazanmasının imkansız olduğunu söylüyorlar

Dizem que ele está no Reino Unido.

Onun Britanya'da olduğu söylenir.

Dizem com razão que tempo é dinheiro.

Vaktin nakit olduğu gerçekten söylenilmektedir.

Os olhos dizem mais que mil palavras.

Gözler binlerce sözden daha fazlasını söyler.

E por que elas não dizem isso?

Ve onlar bunu niçin söylemiyorlar?

Eles dizem que ele sabe o segredo.

Onun sırrı bildiğini söylüyorlar.

Eles dizem que o Tom se foi.

Onlar Tom'un gittiğini söylüyor.

Eles nunca dizem nada sobre sua família.

Aileleri ile ilgili asla bir şey söylemiyorlar.

Duas pessoas dizem ter ouvido um tiro.

İki kişi bir silah sesi duyduğunu söylüyorlar.

Eu não ligo para o que dizem.

İnsanların ne dediği umurumda değil.

Dizem que ele ainda está em Paris.

Onun hâlâ Paris'te olduğu söyleniyor.

Dizem que sou uma mulher de idade.

Onlar benim yaşlı bir kadın olduğumu söylüyorlar.

Dizem que ele é um bom médico.

- İyi bir doktor olduğu söyleniyor.
- Onun iyi bir doktor olduğunu söylüyorlar.

Dizem que ele era músico quando jovem.

Onun gençken bir müzisyen olduğunu söylüyorlar.

Por que as pessoas sempre dizem isso?

Neden insanlar her zaman onu söylüyor?

Dizem que a beringela contem tanta nicotina.

Onlar patlıcanın çok nikotin içerdiğini söylüyorlar.

Dizem que Tom veio para o Brasil.

Onlar Tom'un Brezilya'ya geldiğini söylüyorlar.

Dizem que Maria veio para o Brasil.

Onlar Mary'nin Brezilya'ya geldiğini söylüyor.

Dizem que esta casa velha está enfeitiçada.

Bu eski evin perili olduğunu söylüyorlar.

Aqueles dizem que eu sou uma velha.

Onlar benim yaşlı bir kadın olduğumu söylüyorlar.

- Para de reclamar e faz o que te dizem!
- Pare de reclamar e faça o que lhe dizem!

Şikayet etmeyi bırak ve sana söyleneni yap!

Como dizem os escuteiros, devemos estar sempre preparados.

Her izcinin de dediği gibi, önemli olan hazırlıklı olmaktır.

Então, o que eles dizem com base em

peki bunu neye dayanarak söylüyorlar

Além disso, oficiais americanos e europeus dizem que

Üstelik Amerikalı yetkililer ve Avrupalı yetkililer ise şunu söylüyor

Dizem que teremos um terremoto um dia desses.

Onlar bizim bu günlerden birinde bir deprem yaşayacağımızı söylüyorlar.

Não me importo com o que eles dizem.

Ne dedikleri umurumda değil.

Não acredite nas pessoas que dizem saber tudo.

Her şeyi bildiğini iddia eden insanlara inanma.

As pessoas dizem que a crise já passou.

- İnsanlar krizin bittiğini söylüyor.
- İnsanlar krizin bittiğini söylüyorlar.

As pessoas dizem que a vida é curta.

İnsanlar hayatın kısa olduğunu söylüyor.

Os italianos dizem que os tradutores são traidores.

İtalyanlar, tercümanların ihanet içinde olduklarını söyler.

Eles dizem que ela é uma boa cozinheira.

Onlar onun aşçılıkta iyi olduğunu söylüyor.

Dizem que o tio dela trabalhava para eles.

Onlar onun amcasının onlar için çalıştığını söylüyorlar.

Os vizinhos dizem que Maria bate no marido.

Komşular Mary'nin kocasını dövdüğünü söylüyor.

Os vizinhos dizem que Tom bate na mulher.

Komşular, Tom'un karısını dövdüğünü söylüyor.

Dizem que o tempo cura todas as feridas.

Zamanın tüm yaraları iyileştirdiği söylenmektedir.

Dizem que Tóquio é uma cidade muito segura.

- Tokyo'nun çok güvenli bir kent olduğu söyleniyor.
- Tokyo'nun çok güvenli bir şehir olduğu söyleniyor.
- Tokyo'nun çok güvenli bir şehir olduğu söylenir.

- Todos dizem que a comida deste restaurante é excelente.
- Todos dizem que a comida deste restaurante é muito boa.

Herkes bu restorandaki yemeğin çok iyi olduğunu söylüyor.

Quando eles dizem que a jornada vai demorar muito

yolculuğun çok uzun süreceğini söylediklerinde ise

Você tem que acreditar no que as pessoas dizem

insanların söylediğine inanmak zorunda kalıyorsunuz

Alguns dizem que vim a este mundo para trabalhar

bazıları ben bu dünyaya çalışmaya mı geldim derken

No momento, muitas pessoas dizem "é uma boa ideia"

Şu anda birçok kişi "ulan aslında iyi fikir ha"

Essas teorias dizem que é possível viajar no tempo.

Bu teoriler zamanda yolculuk yapmanın mümkün olduğunu söylüyor işte

Todos esses dizem “A morte está chegando, é certo.

Bütün bunlar “Ölüm geliyor, kesin.

Muitos dizem que um polvo é como um extraterrestre.

Birçok insan ahtapotları uzaylı gibi görür.

- Você não diz.
- Tu não dizes.
- Vocês não dizem.

- Söylemezsin.
- Hadi canım sen de.

Dizem que sete é um número que dá sorte.

Yedinin şanslı bir rakam olduğu söylenir.

Dizem que ela é a melhor tenista da França.

Onun Fransa'da en iyi tenis oyuncusu olduğu söylenmektedir.

Dizem que a gente nunca esquece o primeiro amor.

Onlar, senin ilk aşkını asla unutmadığını söylüyorlar.