Examples of using "Dificuldade" in a sentence and their turkish translations:
Onu anlamakta zorluk çekiyorum.
Bu zorluğun üstesinden nasıl gelebilirim?
Konsantre olmada zorluk çekiyorum.
O zor nefes alıyordu.
Tom'un konuşma zorluğu var.
Yeni bir zorluk ortaya çıktı.
Bir iş bulmak ne kadar zordur?
Hintliler gıda bulmakta zorlanıyorlardı.
Kötümser her fırsatta zorluğu görür; bir iyimser her zorlukta fırsatı görür.
Biz zorluk olmadan sorunun üstesinden gelebiliriz.
Onun isimleri hatırlama sorunu vardır.
Tom'un arkadaş edinme sorunu var.
Uyku sorunum yok.
Zorluğun üstesinden nasıl geldiniz?
Ben dil öğrenmekte zorluk yaşıyorum.
O nefes almakta zorluk yaşıyor.
Tom Fransızca öğrenmede zorlanıyor.
Tom oldukça zor nefes alıyor.
O kalkmak için çabaladı.
Fadıl evi zorlanmadan buldu.
Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.
O problemi hiçbir zorluk çekmeden çözdü.
Gece uyumada sorun yaşıyor musun?
Jim zorlanmadan sorumu yanıtladı.
Yeri bulmakta herhangi bir sıkıntı çektin mi?
Tom'un evini bulmakta zorluk çekiyordum.
Tom onu yapmak için mücadele etti.
Ki biz bugün dahi inanmakta güçlük çekiyoruz
Onun ofisini bulmada zorluk çekmedim.
Tom hatalı olduğunu kabul etmekte zorluk çekiyordu.
Nehri yüzerek geçmede zorluk çekmedi.
O, gizemi açıklamada zorluk çekmedi.
Hepimizin başına bela getireceksin.
Üzgünüm. Bu yeri zorlukla bulabildim.
Ona musallat olan iblisleri görmesi zordur.
O yıllarda insanlar buna inanmakta güçlük çekiyordu
Bazı çocuklar dilleri kolaylıkla öğrenir ve bazıları da zorluklarla öğrenir.
Zorluk olması halinde, sorabilirsin.
Tom sınıf arkadaşlarına ayak uydurmaya çabaladı.
O yüzden tehlikenin geldiğini görmeleri zordur.
Belki de gündüzleri yeteri kadar yemek bulmakta zorlanıyordur.
Bizim gözlerimiz görmekte zorluk çeker.
- Onun yolculuğu iptal etmesini ikna etmeye çalışarak zor bir zaman geçirdim.
- Onu yolculuktan vazgeçirmeye çalışırken epey zorlandım.
Tom yardım edecek birini bulması konusunda herhangi bir zorluk çekmeyecek.
- Tom derdini Fransızca anlatmakta zorlandı.
- Tom derdini Fransızca anlatmakta zorluk çekiyordu.
Tom ve Mary sonunda kavuşabilmek için savaştılar.
- Konser için bilet alırken zorlandım.
- Konser için bilet alırken zorluk yaşadım.
Yaşlı insan, ateşe doğru çömelir.
Daha aydınlık olması dişi aslanın avlanmasını zorlaştırıyor.
Bazı insanlar özür dilemekte zorluk çekerler.
İnsanlar eski alışkanlıklarından vazgeçmeyi zor buluyorlar.
Doyuracak üç büyük boğaz olduğundan anne, aileye yemek bulmakta güçlük çekecektir.
Ama burada kuzeyi, güneyi, doğuyu ve batıyı belirlemek zor.
O, ağaçlara tırmanmada zorluk çekmiyor.
O yeri ararken sıkıntı çekmişler
Kadınların veya küçük çocukların size ne dediklerini anlamakta güçlük çekiyor musunuz?
Tom oğlunun intihar etmesi gerçeğiyle başa çıkmada sorun yaşıyor.
- Ben kayboldum ve otele geri dönüş yolumu bulmada zor bir zaman geçirdim.
- Kaybolup da otele geri dönmeye çalışırken epey zorlandım.
O, zor işittiğinden dolayı, o onunla her zaman yüksek sesle konuşur.
Bu inanılmaz zorluğu aşmıştı. Ve ben de hayatımda yaşadığım zorlukları aştığımı hissettim.
Oyuncu, rakiplerinin ona ulaşamayıp faul yapmadan durdurmakta zorlanması için topu yukarıda tuttu.