Translation of "Curto" in Turkish

0.024 sec.

Examples of using "Curto" in a sentence and their turkish translations:

É muito curto.

Bu çok kısa.

Curto ler romances.

Ben roman okumaktan keyif alırım.

Isto é muito curto.

Bu çok kısa.

Ela tem cabelo curto.

Onun kısa saçı vardır.

Ele tem pavio curto.

- O, öfkesine sahip olamaz.
- O çabuk öfkelenir.
- O kolayca sinirlenir.
- O kolay öfkelenir.

Tom tem cabelo curto.

Tom'un kısa saçı var.

- O discurso dele foi muito curto.
- O discurso dele foi demasiado curto.

- Onun konuşması çok kısaydı.
- Konuşması çok kısaydı.

Eu gosto de cabelo curto.

Kısa saç seviyorum.

Seu discurso foi muito curto.

- Onun konuşması çok kısaydı.
- Konuşması çok kısaydı.

Ela tem cabelo muito curto.

Onun saçı çok kısa.

E foi um tempo muito curto

Çok da kısa sürmüştü

Que caminho é o mais curto?

Hangi yol en yakın?

Você fica bem de cabelo curto.

Kısa saçla hoş görünüyorsun.

Foi mais curto do que esperávamos.

- Umduğundan daha kısaydı.
- Bu onun umduğundan daha kısaydı.

Esse xampu deixa meu cabelo curto brilhante.

Bu şampuan saçımı parlak yapıyor.

Este casaco está muito curto em mim.

Bu ceket bana çok kısadır.

Esta é uma solução de curto prazo.

Geçici bir çözüm bu.

Cada momento é precioso porque é muito curto.

Her an çok değerli çünkü hayatı çok kısa.

O dinheiro está curto para mim este mês.

Bu ay paraya sıkışığım.

Os coelhos têm orelhas compridas e rabo curto.

Tavşanların uzun kulakları ve kısa kuyrukları vardır.

Não posso terminar o trabalho num tempo tão curto.

Ben bu kadar kısa bir zamanda işi bitiremem.

- Não curto esta música.
- Eu não gosto dessa música.

- Ben bu şarkıyı beğenmiyorum.
- Bu şarkıdan hoşlanmıyorum.

Tom, o que você prefere, garotas com cabelo longo ou garotas com cabelo curto?

Tom, hangisini tercih edersin, uzun saçlı kızları mı yoksa kısa saçlı kızları mı?

- Disso eu não gosto.
- Eu não curto isso.
- Não gosto disso.
- Eu não gosto disso.

Onu sevmiyorum.

- Um coelho tem orelhas longas e rabo pequeno.
- Coelhos têm orelhas compridas e rabo curto.

Bir tavşanın uzun kulakları ve kısa bir kuyruğu var.

Ele escreveu este livro em um tempo bem curto, passando só duas semanas trabalhando nele.

O bu kitabı onun üzerinde sadece iki hafta harcayarak çok kısa zamanda yazdı.

- Eu gosto dele.
- Gosto disso.
- Eu gosto disso.
- Curto isso.
- Eu gosto disto.
- Gosto.
- Eu gosto.

Onu seviyorum.

- Nós vamos nos assegurar de que ninguém está tirando proveito do povo americano para seu próprio ganho a curto prazo.
- Vamos nos assegurar de que ninguém está tirando proveito do povo americano para seu próprio ganho a curto prazo.

Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız.

- Um mês lunar é mais curto que um mês no calendário.
- O mês lunar é menor do que o mês do calendário.

- Kameri ay takvim ayından kısadır.
- Kameri ay takvim ayından daha kısadır.