Examples of using "Coragem" in a sentence and their turkish translations:
Cesaretin olsun.
Cesaret!
Cesaretini toplamalısın.
Ben cesaretine hayranım.
Onlar senin cesaretine hayran.
Tom'un çok cesareti var.
belki de ondan cesaret aldı
Cesaretin için sana hayranım.
Herkes onun cesaretine hayran kaldı.
Bu adam cesaretten yoksun.
Onun cesaretine hayranım.
Senin cesaretine hayran.
Bunu yapmak ciddi cesaret gerektirir.
Onu söyleyecek cesareti vardı.
Tom cesaretten yoksun.
Cesareti ile zaman kazandı.
Onun cesareti için ona hayranım.
Onun cesareti vardır.
Onun cesaretine hayran olduğum için, ona güvendim.
Tom'un bizimle yüzleşmek için cesareti yoktu.
İnsanlar onu cesaretinden dolayı övdü.
Henüz aşkımı ilan etmeye cesaret edemedim.
Ancak cesaretini kaybetmemelisin.
Onun cesaretini takdir ettim ve ona güveniyorum.
- Tom'un hayır demek için cesareti yoktu.
- Tom hayır deme cesaretine sahip değildi.
Tom'un intihar edecek cesareti yoktu.
Tom Mary'nin cesaretine gerçekten hayran kaldı.
Onun gözü yemiyor.
Gerçeği söylemek için cesurdun.
- Alçakgönüllülük olmadan, yiğitlik tehlikeli bir oyundur.
- Mütevazılık olmaksızın cesaret tehlikeli bir oyundur.
Tom'un tek başına oraya gitmek için cesareti yoktu.
Ken'in onu tekrar denemek için cesareti yoktu.
Tom cesaretini topladı ve Mary'yle konuştu.
Bunu yapmak için cesaretim yok.
Alkole bazen sıvı cesaret denir.
Tom'un tetiği çekmek için cesareti yoktu.
Tom'un hatasını itiraf edecek cesareti yoktu.
Hastalığı sırasında büyük cesaret gösterdi.
Sendeki de iyi cesaret.
Böyle bir şey yapmak cesaret ister.
Tom tetiği çekmek için kendini ikna edemedi.
Onun numarasını istemek için cesaretim olup olmadığını bilmiyorum.
Ona gerçeği söyleyecek cesaretim yoktu.
Cesur olduğunu kanıtla.
Kocasının ölümü hakkında konuşmak için cesareti yoktu.
Tom'un patronundan zam istemeye cesareti yoktu.
Ölü Adam Çapası, cesur bir seçim. Öncelikle bir oyuk kazacağız.
Tom Mary'yi öpmek istedi fakat denemek için cesareti yoktu.
Onu sevdiğini söylemen için biraz cesarete ihtiyacın var.
Bugün nihayet ona seni seviyorum deme cesaretini buldum.
Patronumdan arabasını bana ödünç vermesini istemek için cesaretim yok.
Cesaret bir şemsiye gibidir. Ona en çok ihtiyacınız olduğunda yoktur.
Tom'un inandığı şeyin arkasında duracak cesareti olduğundan şüpheliyim.
Tom'un Mary'ye köpeğine ne olduğunu söyleyecek yüzü yoktu.
Her ne kadar bu ayakkabıları artık giymesem de, onları atmaya kıyamıyorum.
Tom Mary'ye kendini öldüreceğini söyledi ama bunu yapmaya cesareti yoktu.
Tom'un Mary'den video kamerasını ona ödünç vermesi için isteme cesareti yok.
Cesaret korku eksikliği değildir ama korkuya rağmen devam edebilme yeteneğidir.
Onun adını gerçekten bilmek istesem de yeterli cesaretim yok ve sormaya korkuyorum.