Translation of "Twoje" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Twoje" in a sentence and their turkish translations:

"To twoje,

"Hepsi senin.

To twoje?

- O senin mi?
- O sizin mi?

- Gdzie twoje dziecko?
- Gdzie jest twoje dziecko?

Çocuğunuz nerede?

- Gdzie są twoje dzieci?
- Gdzie są Twoje dzieci?

Çocukların nerede?

To chyba twoje.

Sanırım bu senin.

Rozumiem twoje powody.

Gerekçelerini anlıyorum.

Twoje imię? - Robot.

Adınız? - Robot.

Zaakceptujemy twoje warunki.

- Koşullarınızı kabul edeceğiz.
- Şartlarını kabul edeceğiz.

To jest twoje.

Bu senin için.

To twoje usprawiedliwienie?

O senin mazeretin mi?

Zraniłem Twoje uczucia?

Duygularını incittim mi?

Wspomniano twoje nazwisko.

Adınızdan söz edildi.

Uwielbiam twoje włosy.

Saçına bayılıyorum.

Twoje prawo jazdy wygasło.

Sürücü belgenin kullanım süresi doldu.

Męczą mnie twoje skargi.

Ben senin şikâyetlerinden usandım.

Twoje badania przyniosą owoce.

- Çalışman meyvesini verecek.
- Çalışmanız meyvesini verecek.

Jakie jest twoje życzenie?

Dileğin nedir?

Twoje ciasto jest pyszne.

Kek'in lezzetli.

Daj mi twoje pieniądze.

Bana paranı ver.

Chciałbym usłyszeć twoje zdanie.

Bana fikrinizi verin lütfen.

Gdzie są twoje klucze?

- Anahtarlarınız nerede?
- Anahtarların nerede?

- Na zdrowie!
- Twoje zdrowie!

- Şerefe!
- Yarasın!
- Şerefe.

Gdzie są twoje pieniądze?

Paran nerede?

To twoje ostatnie ostrzeżenie.

Bu senin son uyarın.

To jest twoje miejsce.

Bu ait olduğun yer.

Naprawdę doceniam twoje wsparcie.

Desteğini gerçekten takdir ediyorum.

Czy to twoje rzeczy?

Bunlar senin eşyaların mı?

Twoje zamówienie zostało wysłane.

Siparişiniz gönderildi.

Widziałem twoje prawo jazdy.

Ehliyetini gördüm.

Muszę znać twoje intencje.

Amaçlarını bilmem gerekiyor.

Muszę zrozumieć twoje powody.

Gerekçelerini anlamam gerekiyor.

Myślę, że to twoje.

Sanırım bu sizinki.

Twoje ubrania są niemodne.

Giysilerin demode.

Czy to twoje piwo?

Bu senin biran mı?

Jakie są twoje powody?

Gerekçeleriniz neler?

Gdzie są twoje dzieci?

Çocukların nerede?

Czy to twoje biuro?

Bu senin ofisin mi?

Twoje brwi dziwnie wyglądają.

Kaşların tuhaf görünüyor.

Twoje pismo jest nieczytelne.

El yazınız okunaksız.

Gdzie są twoje dokumenty?

Kağıtların nerede?

Tom znalazł twoje klucze.

Tom anahtarlarını buldu.

Twoje konto jest puste.

Hesabınız boş.

Czy twoje dziecko śpi?

Bebeğinizin uyuyor mu?

Ćwiczenia wzmacniają twoje ciało.

Egzersiz vücudunu kuvvetli yapar.

Czy to twoje dziecko?

Bu senin çocuğun mu?

Tutaj są twoje klucze.

İşte anahtarların.

Czy to twoje rękawiczki?

Bunlar sizin eldivenleriniz mi?

- Twoje pytanie nie ma odpowiedzi.
- Nie ma odpowiedzi na twoje pytanie.

- Sorun için cevap yok.
- Sorunuza cevap yok.

Czy twoje prośby są spełniane?

İsteklerinize saygı duyuluyor mu?

Bardzo dobrze rozumiem twoje stanowisko.

Senin konumunu mükemmel şekilde anlıyorum.

Twoje komiksy są na półce.

Senin çizgi romanların raftalar.

Pewnego dnia twoje wysiłki zaowocują.

Çabalarınız bir gün meyvesini verecektir.

Czy mógłbym dostać twoje zdjęcie.

Resmini istiyorum.

Twoje wyniki egzaminu są znakomite.

Sınav sonuçların mükemmel.

Twoje oczy przypominają mi gwiazdy.

- Gözlerin bana yıldızları hatırlatıyor.
- Gözleriniz bana yıldızları hatırlatıyor.

Czy twoje życzenie się spełniło?

Dileğiniz gerçekleşti mi?

Czy mogę pożyczyć twoje radio?

Radyonu ödünç alabilir miyim?

Czy mogę pożyczyć twoje nożyczki?

Makasını ödünç alabilir miyim?

Jakie jest Twoje panieńskie nazwisko?

Kızlık soyadın ne?

Czy odpowiedziałem na twoje pytanie?

Sorunu yanıtladım mı?

Nie interesuje mnie twoje zdanie.

Senin düşüncenle ilgilenmiyorum.

Podoba mi się twoje lustro.

Aynanı seviyorum.

Chcę zobaczyć twoje prawdziwe oblicze.

Ben senin gerçek yüzünü görmek istiyorum.

Policja pokazała mi twoje zdjęcie.

Polis bana senin resmini gösterdi.

Jakie są Twoje ulubione filmy?

En sevdiğiniz filmler hangileridir?

Mogę liczyć na twoje wsparcie?

Ben senin desteğine güvenebilir miyim?

Twoje imię to Tom, prawda?

Senin adın Tom, doğru mu?

Twoje słowa dodały mu otuchy.

Senin sözlerin onu çok daha iyi hissettirdi.

Jakie jest twoje ulubione zdanie?

- Favori cümlen ne?
- En sevdiğin cümle nedir?
- En sevdiğin cümle hangisi?

Twoje nogi są bardzo sexy.

Çok seksi bacakların var.

Mam na to twoje pozwolenie?

Öyle yapmama izin verir misiniz?

Ta książka odmieni twoje życie.

Bu kitap yaşamınızı değiştirecek.

Dziś są twoje urodziny, prawda?

Bugün senin doğum günün, değil mi?

Tom chce poznać twoje imię.

Tom adını bilmek istiyor.

Martwimy się o twoje zdrowie.

Senin sağlığın hakkında endişeliyiz.

Podoba mi się twoje podwórko.

Senin bahçeni beğeniyorum.

Wszystkie twoje problemy zostały rozwiązane.

Tüm sorunların çözüldü.

Jakie jest twoje ulubione słowo?

En sevdiğin sözcük nedir?

Zapiszę twoje nazwisko i adres.

Adınızı ve adresinizi yazacağım.

Jakie jest twoje ulubione jedzenie?

- En sevdiğin yiyecek nedir?
- En sevdiğin yemek hangisidir?
- En sevdiğin yemek nedir?

Niepokoję się o twoje zdrowie.

Sağlığın için endişeliyim.

Twoje pismo jest praktycznie nieczytelne.

Senin el yazın neredeyse okunaksız.

Twoje pytanie nie ma odpowiedzi.

- Sorun için cevap yok.
- Senin sorunun cevabı yok.

Jakie są twoje ulubione płatki?

En sevdiğin tahıl nedir?

Jakie jest twoje ulubione przekleństwo?

- Gözde lanet kelimen nedir?
- En sevdiğin küfür hangisi?

Jak się pisze twoje nazwisko?

- Soyadın nasıl yazılıyor?
- Soyadın nasıl yazılır?
- Soyadınız nasıl yazılıyor?
- Soyadınız nasıl yazılır?

Wiesz, co jedzą twoje dzieci?

Çocuklarınızın ne yediğini biliyor musunuz?

Twoje słowa spowodowały jego złość.

Sözlerin onun kızgınlığını tetikledi.

Jakie były twoje 21. urodziny?

21. doğum günün nasıldı?

Gdzie są teraz twoje dzieci?

- Çocuklarınız şimdi nerede?
- Şimdi çocuklarınız nerede?

Jak tam twoje nowe mieszkanie?

Yeni dairen nasıl?