Examples of using "Płakać" in a sentence and their turkish translations:
O ağlamaya başladı.
- Ağlamayı bırak.
- Ağlamayı kes.
Ağlamaya başladım.
O ağlamaya başladı.
Onların her ikisi de ağlamaya başladı.
Tom ağlamaya başlıyor.
Bebek ağlamayı kesti.
O, ağlamayı engelleyemedi.
Ağlamamaya çalış.
Tom ağlamak istemiyordu.
Tom ağlayacakmış gibi hissetti.
ve gözleri doldu.
Ağlasam mı yoksa gülsem mi bilmiyorum.
Bir dakika daha ve bebek ağlıyordu.
Şu çocuk ağlayacakmış gibi görünüyor.
Haberi duyar duymaz ağlamaya başladı.
Tom ağlamaya başlayabilir gibi görünüyor.
Beni görünce, bebek ağlamaya başladı.
O, beni görür görmez ağlamaya başladı.
Geçmişe mazi derler.
Son pişmanlık fayda etmez.
Haberi duyduktan sonra ağlayacak gibi hissetti.
Tom bebeği aldı ve o hemen ağlamayı kesti.
Tom Mary'nin ağlayacağından emin.
Şu anda tüm yapmak istediğim ağlamak.
Ağlamam mı yoksa gülmem mi gerektiğini bilmiyorum.
Çocuk annesini görür görmez, ağlamayı kesti.
Tom kendini banyoya kilitledi ve ağlamaya başladı.
Tom güleceğini mi yoksa ağlayacağını mı bilmiyordu.
Haberi duyduğumda ağlayacak gibi hissettim.
Tom Mary ve John'u görür görmez ağlamayı durdurdu.
Tom Mary'yi neyin ağlamaya başlattığını merak ediyordu.
- Tom kendisini odasında kilitledi ve ağladı.
- Tom kendisini odasına kilitledi ve ağladı.
Tom Mary'ye ne yaptığını söylediğinde o ağlamaya başladı.
Köpeğinin öldüğünü söylediğimde Tom ağlamaya başladı.