Examples of using "Przestań" in a sentence and their turkish translations:
Dırdır etmekten vazgeç.
Film çekmekten vazgeç.
Kes şunu!
Durdur şunu.
Aval aval bakmayı bırak.
Homurdanmayı bırak.
Sigarayı içmeyi bırak.
Bağırmayı bırak.
Ateş etmeyin.
Sızlanmayı bırak.
Denemeyi bırak.
İtmekten vazgeç.
Aşırı tepki göstermeyi bırak.
Yalan söylemeyi bırak.
- Ağlamayı bırak.
- Ağlamayı kes.
Gevezelik etmeyin!!
Özür dilemeyi kes.
Sızlanmayı bırak.
Dalga geçmeyin.
Onu durdur, lütfen.
Lütfen dövüşmeyi bırakın.
Yapma, Tom.
Şarkı söylemeyi bırak.
- Kumardan vazgeç.
- Kumarı bırak.
Tom'u izlemeyi bırak.
Hava atmayı bırak.
Endişelenmeyi bırak.
Bana vurmayı kes!
- Karşı koymaktan vazgeç!
- Direnmeyi bırak!
Tartışmayı bırak.
- Tartışmayı kesin.
- Tartışmayı kes.
Bana yalan söylemeyi bırak.
Kendini suçlamaktan vazgeç.
Beni doğrulamayı bırak.
Bana vurmaktan vazgeç.
Tom'u kötülemeyi bırak.
Burnunu çekmeyi bırak.
Beni rahatsız etmeyi bırak.
- Acıyor! Kes şunu!
- Canım yanıyor! Kes şunu!
- Canım acıyor! Kes şunu!
Somurtmayı kes!
Benden çekinmeyi bırak.
Beni incitmeyi bırak.
Bana tekme atmayı bırak.
Mazeret beyan etmeyi bırak.
Beni gıdıklamayı bırak!
Bizi taciz etmeyi bırak.
Müdahale etmeyi bırak.
Çalışmayı kes!
Kes şunu!
- Dolaylı konuşmayı kes.
- Bin dereden su getirme.
- Lafı dolandırma.
Kes, kalbimi kırıyorsun.
Bu kadar saf olma.
Bana bağırmayı durdur!
Bana mesaj atmaktan vazgeç.
- Benimle dalga geçmeyi bırak.
- Benimle alay etmeyi kes.
- Benimle kafa bulmayı bırakın.
Kendinizi bir aptal yapmaktan vazgeçin.
Sadece mızmızlanma, bir şey yap.
Dur. Bu komik değil.
- Hoca içeriye girince konuşmayı kesin.
- Öğretmen içeri girince konuşmayı kesin.
Çocuk gibi davranmaktan vazgeç.
- Kulaklarıma bağırmayı durdur.
- Kulaklarıma bağırmayı kes.
Anlamıyormuş gibi yapmayı bırak.
Bana öyle bakmayı bırak.
Kes şunu! Onu rahatsız ediyorsun.
Karışmayı bırak.
Hareket etme.
Şikâyet etmeyi bırak ve sana söylenildiği gibi yap.
- Beni "normal" bir insan gibi görmeyi bırak artık!
- Bana sıradan bir insan gibi davranma.
Çok güldün!
Hadi ama, her zaman sızlanmayı bırak artık, bir yerlere gidelim de havan değişsin.
Bana bir iyilik yap ve çeneni kapa.
Benimle Tom hakkında konuşmaktan vazgeç.
Kıpırdama.