Translation of "Zaczął" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Zaczął" in a sentence and their turkish translations:

Zaczął śpiewać.

O, şarkı söylemeye başladı.

Zaczął płakać.

O ağlamaya başladı.

Zaczął krzyczeć.

O bağırmaya başladı.

Dlatego zaczął warczeć.

Hırlamaya başlamasının sebebi bu.

Chłopak zaczął hałasować.

Çocuk gürültü yapmaya başladı.

Zaczął myć samochód.

O, arabasını yıkamaya başladı.

Zaczął padać deszcz.

Yağmur yağmaya başlamıştı.

Zaczął pisać powieść.

Bir roman yazmaya başladı.

Zaczął się starzeć.

O yaşlanıyordu.

Tom zaczął tańczyć.

Tom dans etmeye başladı.

Zaczął padać śnieg.

Kar yağmaya başladı.

Tom zaczął chichotać.

Tom kıkırdamaya başladı.

To on zaczął!

Bunu o başlattı.

Tom zaczął kaszlać.

Tom öksürmeye başladı.

Tom zaczął rozumieć.

Tom anlamaya başladı.

Tom już zaczął.

- Tom çoktan başladı.
- Tom zaten başladı.

Tom zaczął wymiotować.

Tom kusmaya başladı.

Tom zaczął mówić.

Tom konuşmaya başladı.

To on zaczął.

O onu başlattı.

To Tom zaczął.

Tom ona başladı.

- Właśnie zaczął padać śnieg.
- Przed chwilą zaczął padać śnieg.

Az önce kar yağmaya başladı.

Znowu zaczął padać śnieg.

Yine kar yağmaya başladı.

Chcę wiedzieć kto zaczął.

- Bunu başlatanı bilmek istiyorum.
- Bunu kimin başlattığını bilmek istiyorum.

Tom zaczął być zmęczony.

Tom yorgun hissetmeye başladı.

Tom zaczął zakładać buty.

Tom ayakkabılarını giymeye başladı.

Zaczął już padać śnieg?

Kar yağmaya başladı mı?

Tom zaczął znów krzyczeć.

Tom yeniden bağırmaya başladı.

Naprawdę chcesz, żebym zaczął?

Gerçekten başlamamı istiyor musun?

Nie wiem, kto zaczął.

Onu kimin başlattığını bilmiyorum.

Tom zaczął mnie ignorować.

Tom beni görmezden gelmeye başladı.

Tom zaczął łaskotać Mary.

Tom Mary'yi gıdıklamaya başladı.

Sami zaczął to akceptować.

Sami onu kabullenmeye başladı.

Mężczyzna wstał i zaczął śpiewać.

Adam ayağa kalktı ve şarkı söylemeye başladı.

Kiedy człowiek zaczął używać narzędzi?

İnsanoğlu ne zaman aletler kullanmaya başladı.

Tom zaczął pakować swoje rzeczy.

Tom eşyalarını toparlamaya başladı.

Tom zaczął krzyczeć o pomoc.

Tom yardım için bağırmaya başladı.

Tom zaczął szybciej przewracać strony.

Tom sayfaları daha hızlı çevirmeye başladı.

Tom zaczął walić w drzwi.

Tom kapıya vurmaya başladı.

- Zaczął padać deszcz.
- Zaczęło padać.

Yağmur yağmaya başladı.

Nie obchodzi mnie kto zaczął.

Bunu kimin başlattığı umurumda değil.

Tom zaczął wrzeszczeć na Mary.

Tom, Mary'ye bağırmaya başladı.

Ale w pewnym momencie zaczął podejrzewać,

Ama Picquart bir noktadan sonra, herkesin Dreyfus hakkında yanılıyor

Błyskawicznie ocenił sytuację i zaczął działać.

Durumu değerlendirdi ve derhal harekete geçti.

Zaczął płakać, jak tylko usłyszał wiadomość.

Haberi duyar duymaz ağlamaya başladı.

Kiedy Tom zaczął uczyć się francuskiego?

Tom ne zaman Fransızca öğrenmeye başladı?

Tom zaczął coś mówić, ale urwał.

Tom bir şey söylemeye başladı, ama söyleyemedi.

Tom dopiero zaczął chodzić do przedszkola.

Tom az önce anaokuluna başladı.

Tom wziął długopis i zaczął pisać.

Tom bir kalem aldı ve yazmaya başladı.

Ken przestał mówić i zaczął jeść.

Ken konuşmayı durdurdu ve yemek yemeğe başladı.

Tom wyjął ołówek i zaczął pisać.

Tom bir kalem çıkardı ve yazmaya başladı.

I, tak swoją drogą , to on zaczął".

Bu arada bunu onlar başlattı."

Bo zaczął się poród jej trzeciego dziecka.

üçüncü çocuğunun doğum sancısını çekiyor.

Ken w końcu skończył to, co zaczął.

- Ken sonunda amacına ulaşmıştır.
- Ken sonunda yapmak için yola çıktığı şeyi başardı.

Tom zamknął oczy i zaczął liczyć owce.

Tom gözlerini kapatıp koyun saymaya başladı.

- Zaczął padać deszcz.
- Zaczęło padać.
- Rozpadało się.

Yağmur yağmaya başladı.

Tom podniósł telefon i zaczął wybierać numer.

Tom telefonu aldı ve çevirmeye başladı.

Tom rozwinął kanapkę i zaczął ją jeść.

Tom sandviçini açtı ve onu yemeye başladı.

Mój syn zaczął naukę w szkole średniej.

Oğlum yüksek okula girdi.

Jeden z chłopców wstał i zaczął wrzeszczeć.

Çocuklardan biri ayağa kalktı ve bağırmaya başladı.

Tom zaczął mieć kilka pryszczy na czole.

Tom alnında birkaç kırışıklık edinmeye başladı.

Stary nauczyciel zaczął mówić o starych dobrych czasach.

Yaşlı öğretmen eski güzel günlerden söz etmeye başladı.

Potem zaczął cieszyć się życiem i stopniowo wyzdrowiał.

Daha sonra hayattan yeniden zevk almaya başladı ve gitgide iyileşti.

Jak tylko odłożyłem słuchawkę, telefon znów zaczął dzwonić.

Telefonu kapatır kapatmaz, tekrar çalmaya başladı.

Chciałbym, żebyś zaczął zwracać się do mnie Tom.

Keşke bana Tom demeye başlasan.

Tom zaczął grać w rugby trzy lata temu.

Tom üç yıl önce ragbi oynamaya başladı.

Tom zatrzasnął się w łazience i zaczął płakać.

Tom kendini banyoya kilitledi ve ağlamaya başladı.

Ale od pewnego momentu zaczął rozsyłać pauzy w rozmowach,

ama sonradan sohbette sürekli uzun çizgiler yollamaya başladı

Od razu, jak odłożyłem słuchawkę, telefon znowu zaczął dzwonić.

Ben kapatır kapatmaz telefon yine çalmaya başladı.

Właśnie miałem wychodzić z domu, kiedy zaczął padać deszcz.

Yağmur çiselemeye başladığında evi terk etmek üzereydim.

Może już najwyższy czas żebym zaczął uczyć się programowania.

Belki de programlamayı öğrenmeye başlama zamanı.

Tom zaczął grę na puzonie gdy miał dwanaście lat.

Tom on iki yaşında iken trombon derslerine başladı.

Tom zamknął się w swoim pokoju i zaczął płakać.

- Tom kendisini odasında kilitledi ve ağladı.
- Tom kendisini odasına kilitledi ve ağladı.

- Tom zaczął płakać, kiedy powiedziałam mu, że jego pies umarł.
- Tom rozpłakał się, kiedy powiedziałam mu, że jego pies zdechł.

Köpeğinin öldüğünü söylediğimde Tom ağlamaya başladı.