Examples of using "„no" in a sentence and their turkish translations:
- Öyleyse ne yapmalı?
- Ne yani?
- Ne olmuş?
- E yani?
- Eee?
Hadi, uyum sağlayın. Hadi!
Haydi!
Evet.
Neyse.
Kesinlikle!
Pekâlâ, başlıyoruz. Bu işe yaradı!
Artık hazır.
Artık hazır.
Pekâlâ, başlıyoruz.
İşte başlıyoruz!
Beni taşıdı.
Haydi gidelim.
Bir tane var. Hadi. Hadi, buraya gel.
Pekâlâ, şunun tadına bakalım!
Ve şimdi başım belada.
Sonra görüşürüz.
Devam et.
Hadi, bana söyle.
Hadi, dokun ona.
Hadi, güven bana.
Hadi acele et!
Tamam, peki ya şu an?
İşte geliyor. Hadi. Hadi.
Pekâlâ, deneyelim. Hadi. Meşaleyi bırakalım.
Sen içtin mi? Tabii ki.
Haydi. Eve gidelim.
Benimlesin, değil mi?
Sen o evi seviyorsun, değil mi?
Yağmur nerede?
Onu bu tarafa çekelim. Hadi.
Vay canına, bu kötü bir durum çocuklar.
Ee yani ne.
Kim hakkında konuştuğumu biliyorsun, değil mi?
Güzel, gece çok uzun, değil mi?
Hadi, arkadaşlar, bu artık komik değil.
Peki, sadece orada oturacak mısın yoksa bize yardım edecek misin?
İşler nasıl sonuçlandı?
Nihayet bu bitmeyen gün bitti.
Demek karşıya geçmenin en iyi yolunun halatı kullanmak olduğunu düşünüyorsunuz. Tamam, hadi. İşte başlıyoruz.
Vahşi doğada bir şey yemek her zaman risklidir ve şimdi başımız belada.
bunlara astım ve kanser de dahil. Bum, işte.
- Sen neden bahsediyorsun?
- Neden bahsediyorsun sen?
Hadi ama, her zaman sızlanmayı bırak artık, bir yerlere gidelim de havan değişsin.
"İnsanlar her zaman söyler, efendim, grip bunu yapar, grip şunu yapar.
Sürücü kediye çarpmamak için yoldan çıktığında, kıl payı kurtuldu dedi.