Examples of using "łez" in a sentence and their turkish translations:
O, gözyaşlarını durduramadı.
Gözyaşlarıma engel olamadım.
Elimde olmadan gözyaşlarına boğuldum.
Film onu ağlattı.
Hikaye beni gözyaşlarına boğdu.
Tom gözyaşlarını tutamadı.
Üzücü hikaye bizi ağlattı.
Kız, göz yaşlarıyla hâlâ ıslak yüzünü kaldırdı.
Cidden bölüm 21 beni öylesine çok güldürdü ki neredeyse ağlayacaktım.
Eğer Tom'u ağlatacağını bilseydim o şarkıyı söylemezdim.