Examples of using "Stile" in a sentence and their turkish translations:
O tarzı istiyorum.
O senin tarzın değil.
- Tarzını seviyorum.
- Senin tarzını beğeniyorum.
tüm gerçekliğiyle ortaya çıkarıyor.
Bu benim tarzım.
- Yazım tarzını beğeniyorum.
- Yazım şeklin hoşuma gidiyor.
- Yaşam stilini değiştirmen lazım.
- Hayat tarzını değiştirmen gerekiyor.
O sağlıklı bir yaşam tarzına sahiptir.
O benim tarzım değil.
Onun tarzı değil.
Onun tarzı gibi görünüyor.
Herkesin kendi tarzı vardır.
Ve bu tür yetiştiricilik ise
Daire Victorian tarzı döşenmişti.
Yazarın mükemmel bir tarzı var.
Yanlış bir yaşam tarzı sürüyorsun.
Stilini göz önünde bulundurursak deneme yazın harika.
Tom'un savurgan bir yaşam tarzı var.
Sanssouci Sarayı, rokoko tarzındadır.
Tom'un sağlıklı yaşam tarzı var.
Tom'un stil duygusu yok.
Onların yaşam biçimi bizimkinden farklı.
Kafeterya self-servis tarzı bir restorandır.
ve bitkin hayat tarzları yüzünden lanetlenmişler,
Bilim yaşam tarzımızı kurar.
Eldivenli adamın daha fazla tarzı vardı.
Bu kroki Tom'un stilinin temsilcisidir.
Bu tarz pişirme Çin'e özgüdür.
O, tipik bir Japon sitili evde yaşadı.
Bu kitap size Amerikan yaşam tarzı hakkında net bir fikir verecektir.
Kayalar Japon tarzı bahçede güzel biçimde düzenlendi.
Araştırmacıların bulgularına göre bu yaşam tarzı hastalarında
Görünüşü de hayat tarzı kadar gariptir.
Büyükannem yaşam tarzını hiçbir zaman değiştirmedi.
Yaşam tarzların değiştirmek için insanları ikna etmek zordur.
Kraliyet tarzında yaşadı ve ünlü bir şekilde İspanyol kiliselerini o kadar büyük bir ölçekte yağmaladı ki
Onların mobilyaları, tarz yerine yarar için seçildi.
Bugün çok şıksın.
Onlar Japon tarzı odayı duyduklarında insanların çoğu muhtemelen bir tatami odası düşünüyor.
Akkarınca ayaklarının tıkırtılarını bile. Bu gizli hayat tarzı başka yırtıcılardan saklanmasını da sağlar.
1950'li yıllarda şehir Buenos Aires'in milangolarında yaygın olan tangoyu dans etme stilini tanımlamak için 'Milonguero stili tango' terimi 1990'ların başında uyduruldu.