Examples of using "Potevo" in a sentence and their turkish translations:
Müdahale edebildim.
Onu öldüremedim.
Ben onları ölüme terk edemem.
öğrenebilirdim.
Ben işi kabul edemedim.
Tom'u öldüremedim.
Ben elimden geleni yaptım.
Reddedemezdim.
Nasıl direnebildim?
Sana nedenini söyleyemedim.
Bunu yapmak istedim ama yapamadım.
Ben Tom'un dengi değilim.
Bir doktor olamadım.
Tom'un ölmesine izin veremezdim.
Onu bekleyemedim.
Bunu Tom'a yapamadım.
Başka ne söyleyebilirdim?
Ben onu ölüme terk edemedim.
Tom'un sırıttığını görebiliyordum.
Sen onunla konuşabileceğimi söyledin.
Sen onunla konuşabileceğimi söyledin.
O reddedemeyeceğim bir öneriydi.
Nasıl yardımcı olabilirim diye Tom'a sordum.
Ona yalan söylemeyi sürdüremedim.
Onları bekleyemedim.
Onlara güvenemeyeceğimi biliyordum.
Ona güvenemeyeceğimi biliyordum.
Ona güvenemeyeceğimi biliyordum.
Tom'un büyük bir acı çektiğini söyleyebilirim.
Uyuyamadım.
Elimden gelen her yolu denedim
Kazanamıyacağımın farkına vardım.
Ne yiyebilirim ne de içebilirim.
Bugün kazanabileceğimi biliyordum.
Ne söyleyebilirim?
Gidemedim.
Yürüyemiyordum.
Duramadım.
Göremedim.
Onu yapamadım.
Ama bunun beni raydan çıkarmasına izin veremezdim.
Ancak bunu tek başıma yapamazdım.
Korku filmini tekrar izlemek için kendimi ikna edemedim.
Elimden geldiğince şiiri en iyi şekilde çevirdim.
Sisten başka bir şey göremedim.
Şiiri elimden geldiğince iyi çevirdim.
Tom bana seni arayabileceğimi söyledi.
Kendimi esnemekten alamadım.
Ben dinlenemedim.
Ona inanamadım.
Ben bir şey söyleyemedim.
Bir şey yiyemedim.
Aksanına dayanarak onun bir Fransız olduğunu söyleyebilirdim.
Bir şey göremedim.
adamın yüzüne bile bakamadım.
Gençken daha hızlı koşabilirdim.
Başka ne yapabilirim?
Gördüğüme inanamadım.
Tom bana seni burada bulabileceğimi söyledi.
Sadece onlara hayır diyemedim.
Başka bir şey yiyemedim.
Tom'u duyamadım.
Tom bana ev ödevinde ona yardımcı olabilip olamayacağımı sordu.
Çünkü şüphesiz bir erkek olarak öfkemi ifade etmeme izin veriliyordu.
Ben bile sistemin benim hakkımda inandığı şeye inanırken
O zamanlar tek yaptığım şey onu düşünmekti.
Doğadan o kadar çok şey almıştım ki artık geri verebiliyordum.
Nasıl reddebilirim?
On iki yaşındayken nehri yüzerek geçebiliyordum.
Bu ödülü alabilmek için her şeyi yaptım.
Treni yakalamak için koşabildiğim kadar hızlı koştum.
- Hayır diyemedim.
- Hayır diyemezdim.
Ağa bağlanamadım.
Hapishanede hayatta kalamadım.
Japonca konuşamıyordum.
Tom ile konuşamadım.
her iki fikri de alıp tek fikirde birleştirebilirim.
çünkü önemsediğim şeyleri internette göremiyordum.
Tom asla olamayacağım bir şey olmamı istedi.
Ben onu hemen hemen hiç anlayamadım.
onların hızına ayak uyduramayacağımı da anladım.
O hâldeyken oğluma iyi bir baba olamazdım.
Bazen, oyuncu bir ruh hâlindeyken kamerayı çok bırakamıyordum.
Tom'a onun yardımı olmadan onu yapamayacağımı söyledim.
Onlara onu yapamadığımı söyledim.
- Çocukken balık yiyemezdim.
- Çocuk iken balık yiyemezdim.
- Yağmur yüzünden gelemedim.
- Yağmurdan dolayı gelemedim.
Ona bir iyilik yapıp yapamayacağımı sordu.
Tom'un yüzünü göremedim.
O kadar soğuktu ki uyuyamadım.
Yapabildiğim her şey ağlamaktı.
Bana İngilizce konuşup konuşamadığımı sordu.
- Yardım etmek için yapabileceğim bir şey olup olmadığını görmek için buraya geldim fakat benim yapabileceğim bir şey yok gibi görünüyor.
- Buraya yardım etmek için yapabileceğim bir şey olup olmadığını görmeye geldim fakat benim yapmam için bir şey yok gibi görünüyor.
Tom'un sorularından herhangi birine cevap vermedim.
"Balıklarla oyun oynuyor." diye düşünmeden edemedim. Oyun oynama, sosyal hayvanlarda sıkça görülür.
Tom'a onunla tenis oynayamayacağımı söyledim.