Examples of using "Messo" in a sentence and their turkish translations:
Onu hapse koydular.
Şişmanladın mı?
Kahveye ne koydun?
Kutuya ne koydun?
Tornavidayı nereye koydun?
Ketçabı nereye koydun?
Kilo aldın.
Şişeleri nereye koydun?
Gazeteyi nereye koydun?
Onun resmini nereye koydun?
Yahniye çok fazla havuç koydun.
Zarfa pul yapıştırdın mı?
Anahtarlarımı nereye koydun?
Anahtarını nereye koydun?
Bütün kaşıkları nereye koydun?
Şemsiyemi nereye koydun?
Kitabımı nereye koydun?
Paltomu nereye koydun?
Onun içine çok fazla biber koydun.
- Ona anestezi yapılmıştır.
- O narkoz altında.
O hapseneye atıldı.
Anahtarlarımı nereye koydum?
Oltaya yem taktım.
Onu oraya koymadın mı?
Bu kağıdı buraya kim koydu?
Tom anahtarları nereye koydu?
Tom hapse girmesini istiyorum.
Kilo aldığımı düşünüyor musun?
Beni garip bir duruma koyuyorsun.
Kitabı hangi sandalyenin üstüne koydun?
Kahveme şeker koydun mu?
Tom ev hapsine alındı.
O telefonu yere koydu.
Yağmur yağmaya başladı.
O kutuyu nereye koydum?
Ben çekici nereye koydum?
Tom'un anahtarlarını nereye koyduğunu biliyor musun?
Tom araba anahtarını nereye koydu?
En azından bunun için ayağa kalktım.
Tom'un kilo aldığını düşünüyor musun?
Ben bu web sayfasını yer imi olarak ekledim.
Bavulumu bagaja koydum.
John son zamanlarda çok kilo aldı.
Noel'den beri çok kilo aldım.
O, anahtarı cebine koydu.
O, kahveye çok şeker koydu.
Tom çok kilo aldı.
Onun hapsedilmesini istiyorum.
- Şapkanı geriye doğru koydun.
- Şapkanı ters taktın.
O, son zamanlarda kilo aldı.
O, dergisini masaya koydu.
Zarfa pul yapıştırdın mı?
Tom Güvece çok çok fazla tuz koydu.
Çayına üç çay kaşığı şeker koydum.
Tom anahtarını nereye koyduğunu hatırlamıyor.
mahkemesinin sonucu hiçbir zaman şüphe uyandırmadı.
Bunu düşünüp anlamam çok uzun sürdü.
Tom'un başına kötü bir şey geldi.
Masamı pencerenin yanına koydum.
Paltomu ters giydim.
Çoraplarımı çabucak giydim.
Tom'un adını listeye koydum.
Neredeyse bir araba tarafından çarpılıyordum
Tom'un güvenli bir yere gizlenmiş biraz parası var.
Mary, hindiyi fırına koydu.
Ben de ketçabı buzdolabına koydum.
Tom eldivenlerimi nereye koydu?
Arabanın anahtarını nereye koydu?
O kitap yazdığı için hapse konuldu.
O kalemini bıraktı.
Tom anahtarlarını nereye koyduğunu hatırlamıyor.
bu seçeneği önümüze getirdi.
Mary piyanosunu satışa çıkardı.
Ben onu çekmeceye koydum.
Ayakkabılarımı yatağın altına koydum.
Tom anahtarlarını nereye koyduğunu biliyordu.
Tom telefonunu cebine koydu.
Okuma gözlüklerimi nereye koydum?
Tom kahveme çok fazla şeker koydu.
Polis onu yargılamadı.
Şapkamı nereye koyduğumu unuttum.
Şapkamı nereye koyduğumu gördün mü?
Dün, çayıma bal koydum.
Bu dedikoduyu kimin çıkardığını biliyorum.
- Bu gerçeğin kayıtlara geçirilmesini rica ediyorum.
- Bu unsurun da tutanağa geçirilmesini rica ediyorum.
O onu rahatsız etti.
- Neredeyse bir araba tarafından çarpılacaktı.
- Ona az daha araba çarpıyordu.
Tom biraz kilo aldı.
Öğretmenim benim için iyi şeyler söyledi.
O bir şapka giydi.
Birinin çorbasına zehir koyduğunu düşündü.
Anahtarını nereye koyduğunu hatırlamıyor.
Daha önce hiç kimse sadakatimi sorgulamamıştı.
yaşama isteğime büyük bir darbe vurmuştu.
Sahip olduğum her şeyi depoladım,
Çünkü çıkardığımda çığlık attın
Politikayı uygulayan kişilerin
Mükemmel işin beni utandırır.
Eldivenlerimi yanlışlıkla ters giydim.