Translation of "L'arte" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "L'arte" in a sentence and their turkish translations:

- Ami l'arte, vero?
- Tu ami l'arte, vero?
- Ama l'arte, vero?
- Lei ama l'arte, vero?
- Amate l'arte, vero?
- Voi amate l'arte, vero?

Sanatı seviyorsun, değil mi?

- Cos'è l'arte?
- Che cos'è l'arte?

Sanat nedir?

- Amo l'arte.
- Io amo l'arte.

Ben sanatı seviyorum.

- Ama l'arte.
- Lui ama l'arte.

O, sanatı seviyor.

- Ama l'arte.
- Lei ama l'arte.

O, sanatı seviyor.

- Amiamo l'arte.
- Noi amiamo l'arte.

Sanatı seviyoruz.

- Amano l'arte.
- Loro amano l'arte.

Onlar sanatı seviyor.

- Mi piace l'arte.
- A me piace l'arte.

Sanatı seviyorum.

Tom ama l'arte.

Tom sanatı seviyor.

Mary ama l'arte.

Mary sanatı sever.

- L'arte di scrivere è utile.
- L'arte della scrittura è utile.

Yazma sanatı faydalıdır.

Perché l'architettura è l'arte

Mimari topluluklar için

Ti piace l'arte rinascimentale?

Rönesans sanatı sever misiniz?

Non capisco l'arte moderna.

Modern sanattan anlamıyorum.

Il linguaggio, l'arte, la musica

dil, sanat, müzik

L'arte è una cosa seria.

Sanat ciddi bir şeydir.

L'arte moderna non mi interessa.

- Modern sanatla ilgilenmiyorum.
- Modern sanat beni ilgilendirmiyor.

L'arte per il bene dell'arte.

Sanat için sanat.

L'arte è amata da tutti.

Sanat herkes tarafından sevilir.

L'arte può cambiare il mondo?

Sanat dünyayı değiştirebilir mi?

- L'arte è lunga, la vita è corta.
- L'arte è lunga, la vita è breve.

Sanat uzun, hayat kısadır.

Perché l'arte è un mezzo potente.

Çünkü sanat çok güçlü bir araç.

L'architettura è l'arte di raccontare storie.

Mimari hikâye anlatma sanatıdır.

Questo è un luogo per l'arte.

Burası sanat için yapıldı.

Tom ha buon gusto per l'arte.

Tom sanat konusunda çok zevkli.

- Mio zio ha un grande interesse per l'arte.
- Mio zio ha un interesse profondo per l'arte.

Amcamın sanata derin bir ilgisi var.

Si dice che i francesi amino l'arte.

Fransızların sanatı sevdikleri söylenir.

L'arte spezza la monotonia della nostra vita.

Sanat hayatın monotonluğu kırar.

E a padroneggiare l'arte di schivare il traffico.

Trafikten kaçma sanatında da ustalaşmalılar.

Lui ha portato l'arte della pittura alla perfezione.

O, resim sanatını mükemmelliğe taşıdı.

L'arte non è un lusso, ma una necessità.

Sanat bir lüks değil fakat bir gerekliliktir.

Perché l'architettura, alla fine, è l'arte di costruire edifici.

çünkü mimari en nihayetinde inşa etme sanatıdır.

Il mio obiettivo è far conoscere l'arte al popolo.

Amacım insanlara sanat öğretmektir.

L'uomo può inventare tutto, tranne l'arte di essere felice.

İnsan mutlu olma sanatı hariç herhangi bir şeyi icat edebilir.

- I maghi usano l'arte dell'illusione.
- I maghi utilizzano parte dell'illusione.

Sihirbazlar illüzyon sanatı kullanır.

Jim sembra conoscere l'arte di fare amicizia con le ragazze.

Jim kızlarla arkadaşlık yapma sanatını biliyor gibi görünüyor.

L'architettura è l'arte di costruire un riparo per gli esseri umani.

Mimari, insanların barınabileceği bir yer oluşturma sanatıdır.

La libido insoddisfatta è responsabile della produzione di tutta l'arte e la letteratura.

Tüm edebi ve sanatsal çalışmaların kaynağı, tatmin edilmemiş libidodur.

La pubblicità è l'arte di convincere le persone a spendere soldi, che non hanno, per qualcosa di cui non hanno bisogno.

Reklam, insanları ihtiyacı olmayan şeylere, sahip olmadıkları paraları harcamaya ikna etme sanatıdır.