Examples of using "Entrata" in a sentence and their turkish translations:
- Giriş ücretsiz.
- Ücretsiz giriş.
Mary içeri geldi.
O, sessizce odaya girdi.
Ekonomi durgunluğa girdi.
Onlar onun bir manastıra gireceğini söyledi.
İçeri nasıl girdin?
O, odaya gitti.
Çin, Dünya Ticaret Örgütü'ne katıldı.
Yatak odasına girerken, hıçkırmaya başladı.
Ben detaylara girdim.
O, evlendikten sonra üniversiteye gitti.
Ay ışığı pencerelerden geldi.
Kız odaya girdi.
Ben Hyogo Üniversitesi'ne girdim.
Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan içeriye muhtemelen böyle girdi.
Harvard'a girdim.
Bir giriş daha varmış gibi görünüyor. Yılan içeriye muhtemelen böyle girdi.
O bu şirkete katıldığından beri iki kez terfi etti.
Tom Mary'nin Harvard'a girdiğini duyduğunda şok oldu.
Gözlerinde yaşlarla içeri girdi.
Harvard'a nasıl girdin?
İçeriye girdiğimde Tom burada değildi.
Tünele nasıl girdin?
Ne zaman geldin?
Onun odasına girdim.
Tom'un odasına girdim.
Ben onunla temas kurdum.
İçeri girdiğimde Tom ve Mary öpüşüyorlardı.
Restorana girdim ve öğle yemeği yedim.
Odaya girdiğimde, Tom'u yerde baygın buldum.
Girdikten sonra çadırın fermuarını kapatmayı unutma.
Mutfağa girdiğimde, o pilavlı tavuk köri yapıyordu.