Translation of "Emily" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "Emily" in a sentence and their turkish translations:

- Emily sta piangendo.
- Emily piange.

Emily ağlıyor.

- Sei Emily.
- Tu sei Emily.

Sen Emily'sin.

- Abbracciai Emily.
- Ho abbracciato Emily.

Emily'ye sarıldım.

- Emily ha sete.
- Emily è assetata.

Emily susamış.

- Mi chiamo Emily.
- Io mi chiamo Emily.
- Il mio nome è Emily.

Benim adım Emily.

- Emily è una teenager.
- Emily è un'adolescente.

Emily bir ergendir.

- Emily non ha soldi.
- Emily non ha denaro.

Emily'nin parası yok.

- Mi sono innamorato di Emily.
- Io mi sono innamorato di Emily.
- Mi sono innamorata di Emily.
- Io mi sono innamorata di Emily.
- Mi innamorai di Emily.
- Io mi innamorai di Emily.

Emily'ye aşık oldum.

- Emily ha scritto la frase.
- Emily scrisse la frase.

Emily cümleyi yazdı.

- Emily ha scritto una lettera.
- Emily scrisse una lettera.

Emily bir mektup yazdı.

- Emily ha letto un libro.
- Emily lesse un libro.

Emily bir kitap okudu.

- Emily ha mangiato una mela.
- Emily mangiò una mela.

Emily bir elma yedi.

- Emily ha detto la verità.
- Emily disse la verità.

Emily gerçeği söyledi.

Emily mi sorprenderà.

Emily beni şaşırtacak.

Emily era sorpresa.

Emily şaşırmıştı.

Emily è inglese.

Emily İngilizdir.

Come sta Emily?

Emily nasıl?

Chi è Emily?

Emily kimdir?

- Emily lo dirà a Melanie.
- Emily la dirà a Melanie.

Emily onu Melanie'ye söyleyecek.

- Emily è a casa ora?
- Emily è a casa adesso?

Emily şimdi evde mi?

Emily soffre di vertigini.

Emily yükseklikten korkar.

Emily va a scuola.

Emily okula gidiyor.

Emily ha un dizionario?

Emily'nin sözlüğü var mı?

Vorrei uscire con Emily.

Emily ile çıkmak istiyorum.

- Emily ha un'amica chiamata Melanie.
- Emily ha un'amica che si chiama Melanie.

Emily'nin Melanie adlı bir arkadaşı var.

- Emily sta andando a trovare i suoi genitori.
- Emily troverà i suoi genitori.

Emily anne babasını ziyaret edecek.

- Emily ha studiato un po' di rumeno.
- Emily studiò un po' di rumeno.

Emily biraz Romence çalıştı.

- Ho comprato un regalo per Emily.
- Io ho comprato un regalo per Emily.

Emily'ye bir hediye aldım.

- Emily ha mangiato del tofu per cena.
- Emily mangiò del tofu per cena.

Emily akşam yemeğinde soya peyniri yedi.

Emily e Kate sono amiche.

Emily ve Kate arkadaştır.

Emily e Melanie sono inglesi.

Emily ve Melanie İngilizdirler.

Emily vuole imparare il greco.

Emily Yunanca öğrenmek istiyor.

Emily ha i capelli biondi.

Emily'nin sarı saçları var.

Emily ha paura dei ragni.

Emily örümceklerden korkar.

Emily ha i capelli castani.

Emily'nin kahverengi saçları var.

Emily è una cittadina australiana.

Emily, Avustralya vatandaşıdır.

Emily è ansiosa di rivederlo.

Emily onu tekrar görmek için can atıyor.

- Emily ha abbandonato la scuola a sedici anni.
- Emily abbandonò la scuola a sedici anni.

Emily okuldan on altı yaşında ayrıldı.

Emily ha risposto correttamente alla domanda.

Emily soruyu doğru yanıtladı.

Emily ha amici in diversi Paesi.

Emily'nin çeşitli ülkelerden arkadaşları var.

Emily è la mia migliore amica.

Emily benim en iyi arkadaşım.

Emily non ha paura dei ragni.

Emily örümceklerden korkmaz.

Oggi è il compleanno di Emily.

Bugün Emily'nin doğum günü.

Emily è la mia ragazza preferita.

Emily benim en sevdiğim kız.

Emily sta guardando il suo programma preferito.

Emily en sevdiği televizyon programını izliyor.

Emily deve mangiare qualcosa perché ha fame.

Emily'nin bir şeyler yemeye ihtiyacı var, çünkü o aç.

Emily sta imparando un po' di turco.

Emily biraz Türkçe öğreniyor.

Emily preferisce la Coca-Cola alla Pepsi.

Emily Coca-Cola'yı Pepsi'ye tercih eder.

Emily sta alloggiando a casa di Melanie.

Emily, Melanie'nin evinde kalıyor.

- Un mio amico è imparentato alla lontana con Emily Dickinson.
- Una mia amica è imparentata alla lontana con Emily Dickinson.

Bir arkadaşım Emily Dickinson ile uzaktan akraba.

- Emily mi ha prestato il suo libro di testo di georgiano.
- Emily mi prestò il suo libro di testo di georgiano.

Emily bana Gürcüce ders kitabını ödünç verdi.

Dalla mia mentalità che io chiamo "Universo di Emily".

''Emily'nin evreni'' dediğim zihniyetten bakınca durum şöyle.