Examples of using "Accento" in a sentence and their turkish translations:
O, aksansız konuşur.
Onun iyi bir aksanı var.
Onlar benim aksanımla dalga geçtiler.
Tom'un ağır Alman aksanı var.
O İngilizceyi yabancı aksanıyla konuşur.
İrlandalıların telaffuzunu güzel taklit ediyor.
Tom bir güney aksanıyla konuşur.
Tom yabancı aksanını kaybetti.
- Rus aksanıyla İngilizce konuşur.
- İngilizceyi Rus aksanıyla konuşuyor.
Tom'un bir İngiliz aksanı var.
Tom'un ağır bir aksanı var.
O, Esperanto'yu hafif bir Fransız aksanıyla konuşuyor.
- Alman aksanıyla İngilizce konuşur.
- İngilizceyi Alman aksanıyla konuşuyor.
Tom güneyli aksanına sahip.
Fransızca aksanın berbat.
Tom'un Avustralyalı aksanı yok.
O, İngilizceyi garip bir aksanla konuşuyor.
Aksanına dayanarak onun bir Fransız olduğunu söyleyebilirdim.
- Tom, İngilizceyi ağır bir Fransız aksanı ile konuşur.
- Tom güçlü bir Fransız aksanıyla İngilizce konuşuyor.
- Şivesini bir yere oturtamadım.
- Nerenin aksanıyla konuştuğunu kestiremedim.