Examples of using "Vásárolni" in a sentence and their turkish translations:
Alışverişe gittim.
O, alışverişi sever.
Alışverişe gitti.
Alışverişe gidiyoruz.
Alışverişe gidiyorum.
Alışverişe gidiyorlar.
Marie kitaplar satın almak istiyor.
O sadece alışverişe gidiyor.
Alışveriş yapmayı sevmek isterdim.
Bir şey almak için burada değilim.
Ne zaman alışveriş edersin?
O bir şey satın alacak.
Kitaplar satın almak istiyoruz.
Günaşırı alışverişe giderim.
Geçen Cumartesi alışverişe gittim.
Bir süpermarkete alışverişe gitti.
Her sabah alışverişe gidiyorum.
- Tom tüm yasal haklarımı satın alacak.
- Tom hisselerimi alacak.
Benimle alışverişe gelmek ister misin?
Haftada kaç kez alışverişe gidersin?
Ben süpermarkette alışveriş etmeye gidiyorum.
Yoko dün alışverişe gitti.
Tom ekmek alacak.
Alışveriş yapmak mı?
Tom çoğunlukla tek başına alışverişe gider.
Belki Tom Mary ile alışverişe gitti.
Çok büyük miktarlarda altın almaya başladı.
Doğum günü için annene ne satın almak istersin?
Bu durumda, peşin almak daha avantajlıdır.
Ben muz almak istiyorum.
Ananas almak istiyorum.
Onunla alışverişe gitmediğimi söyledim.
Kızım yeni mobilya satın alacak.
Ne satın almak istiyorsun?
Dışarıda alışveriş yapıyordum.
Haftada en az bir kere alışverişe gidiyorum.
Alışverişe gitmektense evde kalmayı tercih ederim.
Ben onunla alışverişe gitmeyeceğimi ona açıkça söyledim.
Onunla birlikte alışverişe gitmeyeceğimi ilk ve son olarak ona söyledim.
Maria ve Natalia alışverişe giderler. Kendileri için bir şeyler alırlar.
Tom alışverişe gittiğinde, neredeyse her zaman bir kredi kartı kullanır.
Genellikle internetten bir şey satın almam.
Kim böyle pahalı bir şeyi alacak merak ediyorum.
Cüzdanını evde bıraktığı için, Tom bugün bir şey alamaz.
İyi bir sözlük almak istiyorum.
Oturma odasında video oyunları oynarken, annem bana onunla alışverişe gidip gitmeyeceğimi sordu.
Dün meyve ve sebze satın almak için gittiğim süpermarkette bir İspanyolca şarkı çalıyordu.
Biletleri satın alamadık, bu yüzden konsere gitmedik.
Öyle düşük bir fiyata yağ satın alabileceğini asla tahmin etmezdim.
Bu mağazanın birçok müşterisi vardır.
1950'lerin sonlarında annem bir şişe rom almak istemiş, ve Ontario tekel bayiindeki görevli ona kocasının yazılı izninin olup olmadığını sormuş.