Examples of using "Szokott" in a sentence and their turkish translations:
O kahvaltı için ekmek yerdi.
O erken uyanır.
Tom örgü örer.
O kırmızı şarap içer.
Bu olur.
Tom öğretir.
Tom yürür.
O genellikle erken kalkar.
- O dinlemiyor.
- O dinlemez.
O yemek yerken gazete okuma alışkanlığında.
Onun sinirlenmesi nadirdir.
Tom'un oturduğu yer bu mu?
- Tom da dans eder.
- Tom dans da eder.
- Tom genellikle ne yer?
- Tom genellikle ne yiyor?
Tom hala gitar çalıyor mu?
Her zamanki yerde seni bekliyor olacağım.
O, toplum içinde konuşmaya alışkındır.
Tom kahvaltı yapmaz.
Tom genellikle nerede öğle yemeği yiyor?
Tom genellikle öğle yemeğini ne zaman yiyor?
Yeğenim geç saatlere kadar yatmamaya alışkındı.
Seninle her zamanki yerde buluşacağım.
O sigara içmeye gençliğinde alıştı.
Tom genellikle beyaz tenis ayakkabısı giyer.
Mary genellikle takı takmaz.
O su içer.
Otobüsün durduğu yer burası mı?
O sık sık gitar çalar.
Jim geceye kadar çalışır.
Tom bazen beni görmeye gelir.
Tom genellikle kimle yemek yer?
Onlar çok sıradandır, normalde olan şeylerdir.
O, İncil'den alıntı yapardı.
O genellikle kot pantolon giyer.
Babam bu restoranda yemek yerdi.
O, bizimle poker oynardı.
Bu Tom'un kullandığı masa.
Çok fazla boş zamana sahip olmaya alışkın değilim.
Köpeğin herkese havlıyor mu?
Böyle durumlarda babanın ne söylediğini hatırla.
Onun sıkı bir bütçeyle yaşamaya alışkın olmadığı açıktır.
Tom kiliseye gider mi?
O, pazar günleri müzeye giderdi.
Tom'un burada ne yaptığını biliyorum.
Tom Fransızca çalışarak yaklaşık olarak günde bir saat harcar.
O işe yürüyor.
Tom çalışmak için bir evrak çantası taşıyor.
Tom, bütün gün masasında oturmaya alışkın.
Benim ülkemde yaz mevsimi erken başlar.
Tom geceleri çalışmaya alışkın değil.
Normalde günde kaç saat çalışıyorsun?
Tom ayda üç veya dört kez buraya gelir.
Tom'un Mary'ye çiçekler verip vermediğini merak ediyorum.
Tom şehir hayatına hala alışamadı.
Tom bu sabah her zamankinden daha erken kalktı.
Tom barlara gitmez.
Tom Mary ile genellikle kendine sakladığı şeyler hakkında konuştu.
Anneannem erken kalkar.
O, herkesin önünde konuşmaya alışkındır.
Ben Tom'dan her zaman söylediği o şarkıyı söylemesini istedim.
Tom Mary'yi her zamanki saatte ve her zamanki yerde karşılayacağını söyledi.
Köpeğiniz herkese havlıyor mu?
Tom çok çalışır ama Mary kadar çok değil.
Annemin bana anlattığı hikayeyi kızıma anlattım.
Günde kaç fincan kahve içersin?
Her zamanki yerde buluşalım.
Tom işe giderken bir gazete alır.
Her zamanki gibi, sana hiçbir şey söylememe gerek yok. Sen her zaman ne demek istediğimi anlıyorsun.
Kocam genellikle saat sekizde işe gider.
Genellikle saat kaçta kahvaltı yaparsın?