Examples of using "Szívesen" in a sentence and their turkish translations:
- Bir şey değil.
- Rica ederim.
Zevkle.
Öyle yapmaktan mutlu olurum.
"Teşekkürler." "Bir şey değil."
Tenis oynamak istiyorum.
Yardım etmeyi severiz.
Büyük bir zevkle!
Zevkle.
Rica ederim Tom.
Ben sana sarılmayı özledim.
Ameliyat etmek için can atıyordum yahu!
- Lucy tenis oynamayı seviyor.
- Lucy tenis oynamayı sever.
Ben gitmeyi çok istiyorum.
O dondurma seviyor.
O, gazete okumayı sever.
Dilleri öğrenmeyi seviyorum.
Seninle konuşmayı seviyorum.
Canın ne yapmak istiyor?
Tom bahçe işlerinden hoşlanır.
Size yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.
Biz sizi burada karşılayacağız.
- İsteyen herkes gelebilir.
- Herkesi bekleriz.
- Herkesi beklerim.
- Kapımız herkese açık.
Gerçek bir zevkti.
Kitap okumaktan keyif alırım.
Onunla konuşmaktan zevk alıyorum.
- Başımın üstünde yerin var.
- Başımın üstünde yeriniz var.
O, radyo dinlemeyi sever.
Gitmeye isteksizim.
Her zaman seve seve yine!
Etin tadını almış bir kere.
Canım yağmurda şarkı söylemek istiyor.
Tom kağıt uçaklar yapmayı seviyor.
- Bu kapı size hep açık.
- Size kapımız daima açık.
- Her zaman başımızın üstünde yeriniz var.
- Sana kapım daima açık.
- Her zaman başımın üstünde yerin var.
Güvercinleri beslemek hoşuma gider.
Kırsalda yaşamayı sevmiyorum.
Ne tür filmler izlemekten hoşlanırsınız?
Dans etmeyi sever misiniz?
Ben denizde yüzme gitmeyi seviyorum.
Tom yağmurda yüzmeyi aldırmaz.
Eski dilleri öğrenmeyi severim.
Tom'la tanışmak isterdim.
Tom burada istenmiyor.
Ne zaman gelirsen gel bizim misafirimiz olacaksın.
Onun boş zamanlarında, o yüzme ve tenisin tadını çıkarır.
Odamı çiçeklerle süslemeyi seviyorum.
- "Teşekkürler." "Bir şey değil."
- “Teşekkür ederim.” — “Rica ederim.”
- "Sağ ol." "Ne demek."
Kışın dondurma yemekten zevk almam.
Davetini kabul etmekten çok mutlu olacağım.
- Avrupalılar şarap içmek isterler.
- Avrupalılar şarap içmeyi severler.
İstediğin ne varsa bağışla.
Annem balık kafası yemeyi sever.
Ben evde yalnız olmaktan hoşlanmıyorum.
Ben çocukluğumu zevkle hatırlıyorum.
Ben arkadaşlarımla sinemaya gitmekten hoşlanırım.
Lütfen öneride bulunmak için çekinmeyin.
- Ne demek! Daha önce hiç böyle bir şey söylemedim.
- Hiç de değil! Ben asla böyle bir şey söylemedim.
- Yağmur yağarken dışarı çıkmayı sevmem.
- Yağmur yağıyorken dışarı çıkmayı sevmem.
Beni görmekten mutlu olacağından kesinlikle emin değildim.
Oğlum dinozorlar hakkında kitap okumayı sever.
Japon yemeği denemenin ilgini çekebileceğini düşündüm.
Tek başıma olmayı seviyorum.
Boş zamanım sırasında arkadaşlarımla takılmak istiyorum.
Altıdan önce kalkmam zor.
Karanlık bir ara sokakta ona rastlamak istemem.
Sıfırdan sosyal değişime öncülük eden insanlardan biri
Ben karanlık bir yerde onunla karşılaşmak istemiyorum.
Kayak yapmayı severim.
- Yalnız olmaya dayanamayan bir erkeğim.
- Yalnız olmaya dayanamayan bir insanım.
İstenmediğim zaman biliyorum.
Gezileri seviyorum.
- Kitap okumayı seviyorum.
- Ben kitap okumayı severim.
- Ben kitapları okumayı severim.
Eğer herhangi bir önerilerin varsa, onları duymaktan mutlu olurum.
Tom biraz yardımla onu yapabilirdi.
Ziyaretçiler ve misafirler hoş geldiniz.
Siz koltuğunuzu bulana kadar sizin için tutayım
Anne çocuklarını yalnız bırakmakta isteksizdi.
Nehirde balık tutmayı seviyorum.
Ne tür kitaplardan hoşlanırsın?
Benim dört yaşındaki oğlum piyanoda küçük melodiler bestelemeyi sever.
Yaparken eğlendiğim bir iş bulmak istiyorum.
Gençler düşünmeden davranırlar ve yeni şeyler denemeyi severler.
insanların çalışmayı sevdiği ortamları yaratmakla kalmayıp
Canım bir şey yemek istiyor.
Benim dileğim İsviçre'ye gitmektir.
Seninle gelmek isterdim ama vaktim yoktu.
Tatoeba'ya yüzlerce cümle yazmak isterdim ama yapmam gereken şeyler var.
Tom Mary ile olmaktan hoşlandı.
Boston ziyaret etmek için güzel bir yer ama ben orada yaşamak istemem.
ama dilerseniz koltuğunuzu bulana kadar eşyalarınızı tutabilirim."
Yapmayı planladığım şeyi yapmak istemiyorum ama başka seçeneğim yok.
Yaşayacak güzel bir yer bulmak kolay değil.
Bir kalede yaşamak istiyorum.
Bugün çok yoğunum ama yarın seninle öğle yemeği yemeyi çok isterim.
Her zaman yağmur yağarken yürümeyi sevmişimdir, çünkü kimse benim ağladığımı yağmurda göremez.
Böylesine mükellef bir kahvaltı yapmış olmasaydım, öğle yemeğini seve seve sizinle yerdim.
Seninle gitmek istiyorum ama beş parasızım.
Onlara yardımcı olmayı sevmiyorum çünkü çok küstahlar ve asla yardım için teşekkür etmiyorlar.