Translation of "Gyakran" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Gyakran" in a sentence and their turkish translations:

- Gyakran felhív.
- Gyakran telefonál nekem.

O beni sık sık arar.

- Gyakran szokott gitározni.
- Gyakran gitározik.

O sık sık gitar çalar.

- Gyakran jársz oda?
- Gyakran mész oda?

Oraya sık sık gider misin?

- Gyakran érzek honvágyat.
- Gyakran van honvágyam.

Sık sık vatan hasreti çekerim.

- Gyakran jártunk Tokióba.
- Gyakran jártunk Tokióban.

Sık sık Tokyo'da bulundum.

- Gyakran eszünk együtt.
- Gyakran étkezünk együtt.

Çoğu zaman birlikte yemek yeriz.

- Gyakran meghűlök télen.
- Télen gyakran megfázom.

Ben kışın sık sık nezle olurum.

Gyakran látod?

Onu sık sık görüyor musun?

Gyakran megesik.

O her zaman olur.

Gyakran röplabdázom.

Sık sık voleybol oynarım.

Gyakran sakkozunk.

Biz sık sık satranç oynarız.

Gyakran gitározik.

O, sık sık gitar çalar.

Gyakran megfázok.

Ben sık sık soğuk algınlığına yakalanırım.

Gyakran késik.

O çoğunlukla geç gelir.

Gyakran olvasok.

Sık sık okurum.

Gyakran repülsz?

Sık sık uçar mısın?

Gyakran teázom.

Ben sık sık çay içerim.

Gyakran sírsz?

Sık sık ağlar mısın?

Gyakran síelek.

- Ben sık sık kayak yaparım.
- Sık sık kayak yaparım.

Gyakran csuklok.

Sık sık hıçkırırım.

Gyakran énekelek.

Ben sık sık şarkı söylerim.

- Gyakran reggelizik itt.
- Gyakran eszik ott reggelit.

- O, kahvaltısını sık sık orada yer.
- Kahvaltısını sıklıkla orada eder.
- Kahvaltısını çoğu kez orada yapar.

- Nővérem gyakran sír.
- A testvérem gyakran sír.

Kız kardeşim sık sık ağlar.

- Itt gyakran megtörténik.
- Gyakran megesik ez itt.

Bu sık sık burada olur.

- Gyakran fájt a foga.
- Gyakran fogfájástól szenvedett.

O sık sık diş ağrısı çekti.

Olyan gyakran megyek, amilyen gyakran csak tudok.

Gidebildiğim kadar sık giderim.

- Milyen gyakran jössz ide?
- Milyen gyakran jön ide?
- Milyen gyakran jöttök ide?

Ne sıklıkta buraya gelirsin?

- Gyakran megjelenik a tévében.
- Gyakran szerepel a tévében.
- Gyakran lehet látni a tévében.

O, sık sık televizyonda görünür.

- A hangulata gyakran változik.
- A hangulata gyakran ingadozik.

Onun ruh hali sık sık değişir.

- Az iskolából gyakran elkésett.
- Gyakran elkésett az iskolából.

O sık sık okula geç kalırdı.

- Gyakran kapok tőle levelet.
- Gyakran kapok tőle leveleket.

Sık sık ondan mektup alırım.

- Gyakran idézi Shakespeare-t.
- Gyakran idéz Shakespeare-től.

Sık sık Shakespeare'den alıntılar yapar.

- Tom gyakran beszélget Maryvel.
- Tom gyakran beszél Maryvel.

Tom sık sık Mary ile konuşur.

Gyakran kérdezik tőlem:

Yani insanlar bazen bana diyor ki,

Gyakran voltam itt.

Sık sık burada bulundum.

Gyakran félálomban vagyok.

Ben çoğunlukla yarı uykudayım.

Gyakran eszek almát.

Ben sık sık elmalar yerim.

Gyakran voltam ott.

Sık sık orada bulundum.

Gyakran ebédelünk együtt.

Biz sık sık birlikte öğle yemeği yeriz.

Gyakran együtt ebédelünk.

Biz sık sık birlikte öğle yemeği yeriz.

Gyakran járok moziba.

Sık sık sinemaya giderim.

Gyakran gondolok rájuk.

Onlar hakkında sık sık düşünürüm.

Gyakran szenvedett fogfájástól.

O sık sık diş ağrısından muzdarip oldu.

Milyen gyakran zuhanyozol?

Ne sıklıkta duş alırsın?

Gyakran álmodom rólad.

Ben sık sık senin hakkında rüya görürüm.

Milyen gyakran golfozol?

Ne sıklıkta golf oynuyorsun?

Gyakran bajban vagyok.

Çoğunlukla başım belada.

Gyakran jársz ide?

- Buraya sık sık gelir misiniz?
- Buraya sık sık gelir misin?

Gyakran olvasok könyveket.

Ben sık sık kitap okurum.

Gyakran megyek Bostonba.

Sık sık Boston'a giderim.

Ez gyakran megesik?

O çok olur mu?

Gyakran eszem itt.

Ben sık sık burada yemek yerim.

Gyakran járunk oda.

Biz sık sık oraya gideriz.

Gyakran találkozom vele.

Ben sık sık onu görürüm.

Milyen gyakran iszol?

Ne sıklıkta içersin?

Gyakran jársz Bostonba?

Sık ​​sık Boston'a gidiyor musun?

Gyakran van honvágyam.

Sık sık evimi özlüyorum.

Gyakran meggondolja magát.

O, dengesiz.

Gyakran gondolok rád.

Sık sık seni düşünüyorum.

Gyakran kritizálnak bennünket.

Onlar çoğu zaman bizi eleştirirler.

Nem vezetek gyakran.

Ben sık sık araba kullanmam.

Gyakran járok ide.

Buraya sık sık gelirim.

Gyakran beszélek velük.

Onlarla sık sık konuşurum.

Gyakran vagyok itt.

Ben sık sık buradayım.

Gyakran segítenek egymásnak.

Sık sık birbirlerine yardım ederler.

Gyakran megy Tokióba.

O, sık sık Tokyo'ya gider.

Milyen gyakran utazol?

Ne sıklıkla seyahat edersin?

Tom gyakran megbetegszik.

Tom sık sık hasta olur.

Gyakran hordok kéket.

Ben sık sık mavi giyerim.

Gyakran hallasz róla?

Ondan sık sık haber alır mısın?

Gyakran utazol külföldre?

Sık sık yurtdışına çıkar mısın?

Gyakran hallgatsz hangoskönyvet?

Sık sık sesli kitaplar dinler misin?

Gyakran reggelizik itt.

O burada sık sık kahvaltı yapar.

Tamás gyakran mosolyog.

Tom sık sık gülümser.

Gyakran viselek feketét.

Genellikle siyah giyerim.

Gyakran járok horgászni.

Sık sık balık tutmaya giderim.

Vasárnaponként gyakran teniszezem.

Pazar günü sık sık tenis oynarım.

Gyakran iszom vörösbort.

Ben sık sık kırmızı şarap içerim.

Nem tévedek gyakran.

Ben sık sık hatalı değilim.

Milyen gyakran edzel?

Ne sıklıkla egzersiz yaparsın?

Gyakran járok oda.

Ben sık sık oraya giderim.

Gyakran csináltam azt.

Ben onu sık sık yaptım.

Gyakran utazunk együtt.

Sık sık birlikte seyahat ederiz.

Tom gyakran megfázik.

Tom sık sık hasta olur.

Gyakran iszol tejet?

Sık sık süt içiyor musun?

Gyakran járok külföldre.

Sık sık yurt dışına çıkarım.

Gyakran jössz ide?

- Buraya sık sık gelir misiniz?
- Buraya sık sık gelir misin?

- Gyakran álmodom rosszat.
- Gyakran vannak rémálmaim.
- Sokszor gyötörnek rémálmok.

Sık sık kabus görürüm.

- Ő gyakran változtatja a véleményét.
- Gyakran változtatja a véleményét.

O sık sık düşüncesini değiştirir.

- Japánban gyakran reng a föld.
- Gyakran sújtják földrengések Japánt.
- A födrengések gyakran rázzák meg Japánt.

- Depremler sık sık Japonya'yı vurur.
- Depremler sıklıkla Japonya'yı vurur.

- Tom gyakran idézi a Bibliát.
- Gyakran idéz Tom a Bibliából.
- Gyakran vesz idézetet Tom a Bibliából.

Tom sık sık İncil'den alıntı yapar.

- A nevét gyakran elfelejtem.
- A neve gyakran kimegy a fejemből.

- Onun adı sık sık hatırımdan çıkıyor.
- Onun adı çoğu kez aklıma gelmiyor.

- Tom gyakran idéz Shakespeare-től.
- Tom gyakran idézi Shakespeare-t.

Tom sık sık Shakespeare'den alıntı yapar.

- Az írók gyakran használnak álnevet.
- Az írók gyakran álnevet használnak.

- Yazarlar genellikle bir takma ad kullanır.
- Yazarlar sık sık bir rumuz kullanır.

gyakran azonos vonásokat mutattak,

genellikle aynı özellikleri paylaştılar,

gyakran élet-halál kérdése.

çoğu zaman hayatla ölüm arasındaki fark.