Examples of using "Forró" in a sentence and their turkish translations:
Çay sıcak.
Bu kahve sıcak.
Hava dayanılmaz sıcak.
Ne kadar sıcak?
Çorba çok sıcak.
Çorba çok sıcak.
Neden bu kadar sıcak?
Çay sıcak.
Sicilya yazın sıcaktır.
Biraz sıcak çikolata ister misin?
Sıcak çikolata içiyorum.
Sıcak, dikkat et!
Çorba sıcak.
Güneş sıcaktır.
gözlerindeki ışığı görseniz
Sıcak çorba yemeyi severim.
Sıcak bir gün.
Sıcak mı?
Çay aşırı sıcak.
Tom hâlâ ateşli.
Kim sıcak çikolata ister?
Çay o kadar sıcak ki onu içemem.
Sıcak, nemli havaya.
Sinirlendiğinde acı ve baharatlı bir Latin misin?
Bu yaz dayanılmaz derecede sıcak.
Biraz sıcak çikolata alabilir miyim?
- O çok sıcak.
- Çok sıcak.
Sıcak bir banyo, onu rahatlattı.
Çorba çok sıcaktı.
- Lafı ağzında geveleme.
- Saçmalama.
- Bırak bu ayakları.
Kendime bir fincan sıcak çikolata yaptım.
Dikkat et. Çorba çok sıcak.
Bu çay çok sıcak.
En sevdiğiniz sıcak içecek nedir?
İyi ve sıcak bir banyo yapmak gibisi yok.
O tavaya dokunmayın! O çok sıcak.
Hava iki hafta sıcak kaldı.
Su sıcak.
- Ah! Bu kahve sıcak!
- Ay! Bu kahve sıcak!
Tom çorbanın çok sıcak olduğunu söyledi.
Çok sıcak.
Tom sıcak yiyeceği sevmiyor.
Sıcak çikolataya ne dersin?
Fakat kuru ve sıcak havalarda sanki kilometrelerce sürerdi.
Evren sıcak, yoğun ve hatırı sayılır derecede pürüzsüzdü
Yiyecek sıcak havada çabuk bozulur.
Sıcak mevsim sırasında oğlumun cildi kolayca çıtlar.
Çayı içmedim çünkü çok sıcaktı.
Dün hava sıcaktı ama bugün daha serin.
Canlı bir ıstakozu kaynar su dolu bir kaba atmak acımasızca.
Soğuk çaydan daha çok sıcak çayı severim.
Japonlar uyumaya gitmeden önce sıcak suda sırılsıklam olmayı severler.
Süt sıcak bir günde uzun süre tutulmaz.
Çorba o kadar sıcaktı ki, içemedim.
Masana bir fincan sıcak çay koydum.
Kum o kadar sıcaktı ki ayaklarımı yaktı.
Uzun, sıcak bir günün ardından bu erkek jeladanın sürüsünü toplaması gerek.
Uzun, susuz ve sıcak bir mevsimin sonuna gelinmiş. Gündüz sıcaklıkları 40 dereceyi aşıyor.