Examples of using "Inkább" in a sentence and their turkish translations:
olarak düşünmüyoruz, şöyle diyoruz:
nerdeyse çekimser kalacaktım,
Dışarı çıkmayı tercih ederim.
Yürümeyi tercih ederim.
Boşanmayı tercih ediyorum.
Bir şey yasaklandıkça daha popüler olur.
Sana söylememeyi tercih ederim.
İyileşme asıl burada başlar.
Muhafazakârlarla geçinebilen bir liberal olduğum için
Ben burada kalmayı tercih ederim.
Kahverengi olanını tercih ederim.
- Gitmeyi tercih etmiyorum.
- Gitmemeyi tercih ediyorum.
Evde olmayı tercih ederim.
Eve geri gidelim.
Onun yerine Tom'a sor.
Oturmayı tercih ederim.
Otobüse binmeyi tercih ederim.
Seninle olmayı tercih ederim.
Burada beklemeyi tercih ederim.
Yalnız çalışmayı tercih ediyorum.
Çay tercih eder misin?
Tenis oynamayı tercih ederdim.
Boston'da olmayı tercih ederim.
Onun yerine ne yapmalıyım?
Tercih etmem.
Yalnız başına yürümeyi tercih ederim.
- Bunu tek başıma yapmayı tercih ederim.
- Bunu yalnız yapmayı tercih ederim.
Hava yolu ile seyahat etmeyi tercih ediyorum.
Biz burada kalmayı tercih ederiz.
Yüzmeye gitmeyi tercih ederdim.
Gitmemeyi tercih etmem.
Onunla evlenmektense ölmeyi tercih ederim.
Evde kalmayı ve TV izlemeyi tercih ederim.
Batı güzellik standardı haline geldiğini görüyoruz,
Video görüşmesindense sesli konuşmayı tercih edin.
Etkinliği gittikçe artıyor.
ameliyatı önermeme eğiliminde oluyorum.
sistemli bir şey değildi.
ona ''Yapışkan Vicky'' diye isim taktık.
korumak adına,
Evde kalmayı tercih ederim.
Ahşap bir evde yaşamayı tercih ederim.
Bence taksiyle gitmelisin.
Tom geceleri çalışmayı tercih eder.
Başka bir şey yemeyi tercih ederim.
Çalmaktansa açlıktan ölmeyi yeğlerim.
Onunla tanışmayı tercih etmiyorum.
Fransızca konuşmamayı tercih ederim.
Bunun hakkında konuşmamayı tercih ederim.
Onun yerine bunu dene.
Tom evde kalmayı tercih ediyor.
Başka bir şey yemeyi tercih ederim.
- Vazgeçmektense ölmeyi tercih ederim.
- Pes etmektense ölmeyi tercih ederim.
O, bir politikacıdan ziyade bir roman yazarıdır.
Şimdi onunla ilgili yorum yapmayı tercih etmiyorum.
Yazın dağlara gitmeyi tercih ederim.
siyah ailelerin de yüzmesine izin vermek yerine
ve o seçim mümkün olduğu kadar yerel düzeyde uygulanmalı.
içimi yiyip bitiren bu ikiyüzlülüğü daha çok hissettim.
ve gitgide taşıyor.
üzerinizde daha çok etki yapacaktır.
Onu yapmaktansa ölmeyi yeğlerim.
Onun yerine bunu yapalım.
O bir arkadaştan daha çok bir tanıdık.
Bunu daha sonra tartışmayı tercih ederim.
Bugün oyun oynamaktansa çalışmayı tercih ederim.
Taksiyle gitmektense yürümeyi tercih ederim.
Geleneksel tarifi tercih ederim.
Planlamayı bana bırakmalısın.
Seninle Boston'a gitmeyi tercih etmiyorum.
Ona şahsen söylemeyi tercih ederim.
İstiridye mi yemek istersin yoksa midye mi tercih edersin?
Bugün dışarı çıkmayı tercih etmiyorum.
Bugün okula gitmeyi tercih etmiyorum.
Ağlamak yerine harekete geçmelisin!
Bunu dışarıda konuşalım.
Havaalanının yanında bir oteli tercih ederim.
Yürümektense oraya bisikletle gitmeyi tercih ederim.
Bir fincan kahve mi veya bir fincan çay mı tercih edersin?
Sayelerinde, sevdiğim şeyleri, daha da sever hâle geldim;
Ve hâlâ günden güne anlıyoruz ki
bedensel bir deneyim olmaktan çok varoluşsal bir deneyim.
çünkü çevre git gide artarak daha kötü hale geldi.
ve kendi kendime bir deney yapmaya karar verdim.
çoğunlukla aşağı ve içeri bakarız.
Bana baktıklarında neler yapabileceğimi göreceklerdi.
Benim için bu iyi haber.
veya kısa mesafeleri keşfedecek mühendisliğe sahipler.
Bir erkeğin, başkasının kalbini
Daha çok banka hesabı gibi çalışır,
Kendimi rezil etmektense ölmeyi tercih ettim.
Teslim olmaktansa ölmeyi tercih ederim.
Böyle bir şey yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.
Şimdi çok daha güvenli hissediyorum.
Bu daha tuhaf oluyor.
Onu yapmaktansa ölmeyi tercih ederim.
Beklesek iyi olur.
Bu hafta sonu evde kalmayı tercih ederim.
Hasta ölüden daha canlı.