Examples of using "órát" in a sentence and their turkish translations:
Üç saat bekleyeceğiz.
Normalde günde kaç saat çalışıyorsun?
Saati kaybettim.
Ben bir saat aldım.
Ben beş saat boyunca bekledim.
Üç saat bekledim.
Bir buçuk saat bekledim.
- Üç saat geciktin.
- Üç saat geciktiniz.
Bir saat çalıştım.
Onlar bir saati onardılar.
Altı saat bekleyin.
- Ben dokuz saat uyudum.
- Dokuz saat uyudum.
Birkaç saat uyudu.
- Haftada kaç saat çalışırsın?
- Haftada kaç saat çalışıyorsun?
- Haftada kaç saat çalışırsınız?
- Haftada kaç saat çalışıyorsunuz?
O saati nereden aldın?
Sadece iki saat uyudum.
Günde iki saat antrenman yapıyorum.
Bana bir saat verdi.
Bana başka bir saat göster.
- Saatlerce kitap okudum.
- Kitapları okurken saatler harcadım.
Bir saat onunla konuştum.
Onu bir saat bekledim.
Ona bir saat verdi.
Ona bir saat aldım.
Lütfen yarım saat bekle.
Saati tamir et.
Günde kaç saat uyursun?
Bize birkaç saat ver.
Bana üç saat ver.
Bana bir saat ver.
Birkaç saat uyuyun.
Ben yalnızca üç saat uyudum.
Saati kur.
Tom üç saat bekledi.
Tom yarım saat bekledi.
Dün on iki saat uyudum.
Saati ne zaman aldın.
Burada her çeşit saati tamir ederiz.
Üç saat beklememiz gerekti.
- Bu hafta kaç saat çalıştın?
- Bu hafta kaç saat çalıştınız?
Tom günde kaç saat Fransızca çalışır?
Her gün yaklaşık iki saat çalışırım.
Günde en az yedi saat uyumak zorundayız.
Bazıları gelecek sene yeni saatler takıyor olacak.
"O bir saat aldı mı?" "Evet, o bir tane aldı."
Bir saatten fazla bekletildi.
Tam olarak bir saat sürdü.
İki saatten daha fazla bekledim.
- Dün gece kaç saat uyudun?
- Geçen gece kaç saat uyudun?
Haftada kaç saat çalışıyorsunuz?
Trende on iki saat geçirdim.
Bana bir saat ver, ben onu çözeceğim.
Tom kendisine bir saat aldı.
Babamın bana verdiği saati kaybettim.
Lütfen otuz dakika bekle.
Sen orada yaklaşık bir saat beklemek zorunda kalacaksın.
O, günde sekiz saat çalışır.
Dün sekiz saatten fazla çalıştım.
Üç saatten daha fazla beklemek zorunda kaldım.
Günde ortalama altı saat uyurum.
Bir saatten biraz fazla sürdü.
Tom yaklaşık haftada otuz saat çalışır.
Bu hafta kaç saat çalıştın?
Tom çok pahalı bir saat takıyor.
Birkaç saat daha kalabilir misin?
Bir saat bekleyelim.
Tom bir saatten daha fazla bekledi.
Günde ortalama iki saat İngilizce çalışıyorum.
Tom bir saatten daha fazla bekledi.
Onarım üç saat sürdü.
Her gün bir saat Fransızca çalışıyorum.
Bir saat bekledim ama o gelmedi.
O, sizinki gibi bir saat istiyor.
Kız kardeşim bana yeni bir saat gösterdi.
- Amcam bana bu kol saatini verdi.
- Dayım bana bu kol saatini verdi.
- Eniştem bana bu kol saatini verdi.
Yarım saat geç geldi.
Birkaç saatliğine uyumak istiyorum.
Bir saat bekledim.
Sanırım bir yarım saat daha beklememiz gerektiğini düşünüyorum.
Değişiklikleri yapmak üç saat sürecek.
Tom Fransızca çalışarak yaklaşık olarak günde bir saat harcar.
Bir günde kaç saati ofisinde geçirirsin?
Tom günde iki ya da üç saat piyano çalışıyor.
Bir günde kaç saati ofisinde geçirirsin?
Tom sadece gecede yaklaşık beş saat uyur.
Üç saat boyunca bekledim.
Otobüs kazadan dolayı bir saat ertelendi.
Saati tamir et.
Ona bir saat daha ver.
O bir saat boyunca konuştu.
O, her gece onu arar ve en az bir saat konuşur.
Tom yarım saat bekledi ve sonra gitti.
Tren, bir saat boyunca tayfun nedeniyle ertelendi.
Bir saat geri alınabilir. Zaman alınamaz!
Geçtiğimiz bahar üç saat süren telafi edici bir görüşmemiz oldu.