Translation of "Yumi" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Yumi" in a sentence and their turkish translations:

- Yumi ging allein dorthin.
- Yumi ist allein dorthin gegangen.

- Yumi oraya yalnız gitti.
- Yumi oraya tek başına gitti.

- Ich träumte von Yumi.
- Ich habe von Yumi geträumt.

Ben Yumi'yi rüyamda gördüm.

- Yumi lernt mit sehr viel Elan Englisch.
- Yumi lernt eifrig Englisch.
- Yumi lernt fleißig Englisch.

Yumi İngilizceyi sıkı çalışır.

Yumi spielt sonntags Tennis.

Yumi pazar günü tenis oynamaktadır.

Yumi hat viele Bücher.

- Yumi birçok kitabı vardır.
- Yumi'nin birçok kitabı var.

- Yumi ist eine meiner Freundinnen.
- Yumi ist eine Freundin von mir.

- Yumi arkadaşlarımdan biridir.
- Yumi benim arkadaşlarımdan biridir.

- Wer läuft schneller, Yumi oder Keiko?
- Wer ist schneller — Yumi oder Keiko?

Kim daha hızlı koşar, Yumi'mi yoksa Keiko mu?

Yumi ist glücklich, nicht wahr?

Yumi mutlu, değil mi?

Yumi hat jetzt viel Geld.

Yumi'nin şimdi çok parası var.

Yumi will nicht Tennis spielen.

Yumi tenis oynamayacak.

Yumi spricht sehr gut Englisch.

Yumi çok iyi İngilizce konuşur.

- Ich habe Yumi in meinem Traum gesehen.
- Ich sah Yumi in meinem Traum.

Rüyamda Yumi'yi gördüm.

- Yumi wird diese Kamera morgen Nachmittag verwenden.
- Yumi wird diese Kamera morgen Nachmittag benutzen.

- Yumi bu kamerayı yarın öğleden sonra kullanacak.
- Yumi yarın öğleden sonra bu kamerayı kullanacak.

Yumi reist übermorgen nach Osaka ab.

Öbür gün Yumi Osaka'ya hareket ediyor.

Yumi hat gestern Abend Englisch gelernt.

Yumi dün gece İngilizce çalıştı.

Ich glaube, dass Yumi krank ist.

Sanırım Yumi hasta.

Jane kann besser schwimmen als Yumi.

Jane Yumi'den daha iyi yüzer.

Dieser Schreibtisch wird von Yumi benutzt.

Bu masa Yumi tarafından kullanılır.

Yumi geht im Park Tennis spielen.

Yumi tenis oynamak için parka gider.

- Wer spricht besser Englisch, Yoko oder Yumi?
- Wer kann besser Englisch sprechen, Yoko oder Yumi?

Kim daha iyi İngilizce konuşabilir, Yoko mu yoksa Yumi mi?

- Yumi und Emi haben für ihren Englischtest gelernt.
- Yumi und Emi haben für ihre Englischklausur gelernt.

Yumi ve Emi İngilizce testi için çalışıyorlar.

Ich habe Ken, Bill und Yumi eingeladen.

Ken, Bill ve Yumi'yi davet ettim.

Ich schaute gerade Fernsehen, als Yumi kam.

Yumi geldiğinde televizyon izliyordum.

Der Freund von Yumi ist ein bisschen asozial.

Yumi'nin erkek arkadaşı biraz antisosyaldir.

- Yumi stand früh auf, um sich die englische Sendung anzuhören.
- Yumi ist früh aufgestanden, um sich die englische Sendung anzuhören.

Yumi İngilizce programını dinlemek için erken kalktı.

Mike bereitete es Freude, sich mit Yumi zu unterhalten.

Mike Yumi ile konuşurken eğlendi.

Ken ging in den Park, um sich mit Yumi zu treffen.

Ken Yumi'yi karşılamak için parka gitti.