Examples of using "Verfügen" in a sentence and their turkish translations:
Hangi işte tecrüben var.
Hiç kanıtımız yok.
Bu odayı kullanabilirsin.
Memnuniyetle detaylı bilgi almak isterim.
Tom kendine güveni var gibi görünmüyor.
Arizona akreplerinde sizi öldürmeye yetecek kadar zehir bulunur.
Eğer bu program yoksa, şimdi indirebilirsiniz.
Yine de gerçeği öğrenmek zorundayız.
Hiç kanıtımız yok.
ABD'de yetişkinlerin yüzde doksanının şimdi cep telefonları var.
Çoğu Japon şirketinde, sadece birkaç yöneticinin kendisine ait bir odası vardır.
Yeterince zamanım olursa onu doğru yaparım.
Kim postayla mektup gönderir ki? Bu günlerde e-postamız var.
Birleşik devletler zengin yer altı kaynaklarına sahip.
Kim posta yoluyla mektup gönderir ki? Bu günlerde elektronik postamız var.
Bu yazılımın en son sürümü var mı?
Uzay elbiselerinde astronotların gözlerini parlak güneş ışığından korumak için güneşlikler vardır.
Almanya uzun bir yıpranma savaşını kaybedeceğini bilir daha büyük kaynaklara sahip Müttefikler'e karşı.
Bir karar vermek için henüz yeterli bilgimiz yok.