Examples of using "Verbunden" in a sentence and their turkish translations:
Her şey bağlı.
bu bağlantı sistemleriyle
ve ona bağlantılı silindirler var,
İşiniz ne gerektiriyor.
İki olay birbirine bağlı.
medya ile uzaktan yakından alakası bile yok
Bu bilgisayar internet'e bağlı mı?
Onunla derin bir bağ hissediyorum.
Bu telefon faks makinesine bağlıdır.
Bunun bir fırsat olduğunu da öğrenmişler.
Yanlış numara çevirdiniz.
...okyanusun ritmiyle derinden bir bağ kuracak.
Tatoeba gerçekten çok dilli. Bütün diller birbirine bağlıdır.
Dünyada her şey birbiriyle bağlantılıdır.
Bu sorunla ilgili yorumlar bulunmaktadır.
Gezegen tuhaf bir biçimde diskle bağlantılıydı.
Tekne bir zincirle çapaya bağlıdır.
Mary telefonunu henüz internete bağlamadı.
bütün bilim dalları birbiriyle bağlantılı.
Pek çok hayvan gibi çitaların talihi de Ay'ın evreleriyle ayrılmaz şekilde iç içe geçmiş durumda.
Her su molekülü, bir oksijen atomuna bağlı, iki hidrojen atomundan oluşmaktadır.
Von Braun, Houbolt'un teklifini onayladı, ancak plan yüksek riskliydi.
Bunun gibi düşmanın tam önünde gerçekleştirilen bir yeniden konuşlandırma yüksek riskliydi
Kendilerini geleneksel bir sistem içinde asla birlikte bulmamış olan diller Tatoeba'da bağlanabilirler.
Artık miğfer salyangozlarının deniz kestanesine, ahtapotun da salyangozlara olan bağlantısını biliyorum.
İki ailenin çok yakın bağları var.
Bir insan aya indi. Berlinde bir duvar yıkıldı. Bir dünya kendi bilimimizle ve hayal gücümüzle bağlandı.
Yanlış numara çevirdiniz.
Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.
ABD'de ülke çapındaki bir ankete göre Müslümanların terörle bağlantılı olduğu yaygın bir inançtır.