Examples of using "Stimmte" in a sentence and their turkish translations:
Tom onayladı.
Mary kabul etti.
O kabul etti.
Onun hiçbiri gerçek değildi.
Hiç kimse ona karşı oy kullanmadı.
Hikaye gerçekti.
Tom gönülsüzce kabul etti.
Kimse benimle aynı fikirde değildi.
Tom, Obama için oy kullandı.
Tom onu onayladı.
O kabul etmedi.
Tom çabucak kabul etti.
Mary onunla aynı düşüncededir.
İsteksizce kabul etti.
O isteksizce kabul etti.
Tom memnuniyetle kabul etti.
O onların söylediğini kabul etti.
Ben isteksizce kabul ettim.
Tom onunla aynı düşüncede.
Tom isteksizce kabul etti.
Tom bizimle aynı fikirdeydi.
Herkes kabul etmedi.
Onunla anlaştı.
Sami karşıt görüşteydi.
Herkes onun fikrini kabul etti.
Haber onu mutlu yaptı.
Onun söylediği doğru değildi.
Yanlış olan bir şeyi biliyordu.
Tom'un söylediği her şey doğruydu.
Tom teklifin lehinde oy verdi.
O benim fikrimi kabul etti.
Tom Mary ile aynı fikirde değildi.
Dün sana söylediğim doğru değildi.
annem bir şeylerin doğru gitmediğini fark etmiş,
Bob planı kabul etmedi.
Söylediği doğru değil.
Bir çoğunluk tasarıya karşı oy verdi.
Tom kabul etti.
Tom öneriyi isteksizce kabul etti.
O'nun doğru olduğunu kabul etti.
O isteksizce önerimi kabul etti.
Tom bir şeyin yanlış olduğunu fark etti.
Tom onun doğru olup olmadığını merak ediyordu.
Tom bize yardım etmeyi kabul etti.
Tom bir şeyin yanlış olduğunu hissetti.
Arabada bir sorun var mıydı?
Tom Mary'nin teklifini kabul etti.
Öyleyse hikayenin bu kısmı en azından doğruydu ...
"Tamam, pekala", Willie nihayet kabul etti.
Onun babası onun evliliğine isteksizce razı oldu.
O bize bir röportaj vermeyi kabul etti.
Tom bize bir röportaj vermeyi kabul etti.
Ben o konuda onunla anlaştım.
Tom bir şeyin yanlış olduğunu hemen bildi.
Tom "Doğum günün kutlu olsun." şarkısını söylemeye başladı.
- Bir şeylerin yolunda gitmediğini hemen anlamıştım.
- Bir sıkıntı olduğunu anladım hemen.
Bir şeyin doğru olmadığına dair bir önsezim vardı.
Bu mektubu yazmayı neden kabul ettim?
Tom benimle anlaştı.
Tom bir şeylerin yanlış olduğunu hemen bildi.
Kore, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu tarafından bir inceleme yapılmasına izin verdi.
Tom kabul etmedi.
Tom kabul etmedi.
Tom memnuniyetle kabul etti.
Onunla aynı fikirdeydi.
Tom bir şeyin çok yanlış olduğunu fark etti.
Evliliğinde bir şeyin yanlış olduğunu ima etti.
Televizyonumun nesi olduğunu sonunda buldum.
Ken için oy kullandım.
O, yirmi yaşında olduğunu söyledi, gerçek değildi.
Öneriyi kabul ettim.
- Tom aynı fikirde değildi.
- Tom katılmadı.
O onu kolayca kabul etti.
Hiçbir şey yemediğini söyledi ama bu doğru değildi.
O benim fikrime katıldı.
Tom bir şey yemediğini söyledi fakat bu doğru değildi.
Tom bana oy vermedi .
Hikaye gerçekti.
Haber onu çok üzdü.
Tom o konuyu düşündü ve Mary'nin haklı olduğunu kabul etti.
Tom güldü ve Mary de onunla güldü.
Toplantıya gitmem gerektiği konusunda onunla anlaştı.
Tom, en sevdiği şarkıyı söylemeye başladı ve Mary onunla birlikte söylemeye başladı.
Odaya girdiğim an, bir şeyin hatalı olduğunu biliyordum.
Tom'un sana ne dediğini bilmiyorum ama doğru olmayabilir.
Tom öğretmenine hasta olduğunu söyledi ama bu doğru değildi.
Onunla aynı fikirdeydim.
Tom, "Doğum günün kutlu olsun" şarkısını söylemeye başladı ve bütün restoran katıldı.
Bir şeyin yanlış olduğunu hemen hissettim.
Tom Mary'nin kolunu büktü ve o hayır kurumumuza biraz para bağışlamayı kabul etti.
Telefon gecenin bir yarısında çaldığında kötü bir şey olduğunu hemen anladım.
Yine de, şartları kabul etmedi, sadece müzakereleri yeniden açmayı kabul etti. Müttefiklere,
Bu cümlede hatalı bir şey olduğunu biliyordum.
Karşı çıktım.
Bize bir röportaj vermeyi kabul etti.
Onunla tanışmayı kabul etmedim.