Examples of using "Scheidung" in a sentence and their turkish translations:
Boşanmak istiyorum.
- O ayrılmak istiyor.
- O boşanmak istiyor.
Tom boşanacak.
O, bir boşanmayı kabul etmeyecektir.
Katolik kilisesi boşanmaya karşıdır.
Tom, Mary'den boşanmak istedi.
Bu kadar yeter, boşanmak istiyorum.
Aynı zamanda boşanmayı kadın isterse ve erkek boşanmak istemiyorsa
Boşanmanın ardından toparlanmak zaman alır.
Boşanma davası açmak için iyi bir nedeni vardı.
Bir boşanmanın etkisinden kurtulmak zaman alır.
Tom ve Mary boşanmayı düşünüyor.
Tom'un karısı olaydan sonra boşanma davası açtı.
Onlar boşanmadan beri birbirlerini görmediler.
Gerçekten yapmak istediğim şey Mary'den boşanmasını istemek.
Herhangi bir boşanmanın ana nedeni evliliktir.
Boşanma adamda duygusal yaralar bıraktı.
Tom Mary'ye boşanmak istediğini söyledi.
Evlilik ya da boşanma medenî hâli değiştirir.
Tom'un boşanması hakkında duymak bir şoktu.
Eski karımı boşanmamızdan beri görmedim.
Tom'un boşanmak istediğini Mary'ye söylemesi zordu.
Tom boşanmak isteyip istemediğini dikkatlice düşünmeli.
Amerika'dakilere nazaran japon evlilikleri çok nadir biter.
Tom'un Mary'den boşanması söylentiye göre ona bir milyon dolardan daha fazlaya mal oldu.
Tom başka bir boşanmaya daha gücünün yetebileceğini söyledi.
Boşanmak istediğini düşündüm.
Boşandıktan sonra evinde tek başına koşuşturmak son derece zor olmalı.
Anne-babası boşandıklarından dolayı kız babasıyla pek bir temas kurmadı.
Herkes için aşikardır ki, evlilik er ya da geç ayrılmayla sonuçlanır.
Boşanmayı ciddi olarak düşünüyor musun?
"Ara sıra onu boşamayı düşünüyorum." "Dalga geçiyor olmalısın!"
Tom'un üçüncü evliliği mutsuzdu ve hâlâ bir kez daha boşanmayı düşünüyordu.