Translation of "Sami" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Sami" in a sentence and their turkish translations:

- Sami hatte Klaustrophobie.
- Sami hatte Platzangst.

- Sami klostrofobikti.
- Sami'nin klostrofobisi vardı.

Sami überlebte.

Sami hayatta kaldı.

Sami schreit.

Sami çığlık atıyor.

- Sami hat mich angeschaut.
- Sami sah mich an.

Sam, bana bakıyordu.

Sami wird gestehen.

Sami itiraf edecek.

Sami war eifersüchtig.

Sami kıskançtı.

Sami war nackt.

Sami çıplaktı.

Sami war verärgert.

Sami öfkeliydi.

Sami musste gehen.

Sami gitmek zorunda kaldı.

Sami ist Arzt.

Sami bir doktordur.

Sami kennt Layla.

Sami, Leyla'yı tanıyor.

Sami kotzte fast.

Sami neredeyse kusuyordu.

Sami trinkt immer.

Sami hep içki içer.

Sami ist gestorben.

Sami öldü.

Sami verehrte Gott.

Sami Allah'a ibadet etti.

Sami war Krebspatient.

Sami kanser hastasıydı.

- Sami verlor seine Brieftasche.
- Sami hat seine Brieftasche verloren.

Sami cüzdanını kaybetti.

- Sami bot ihre Hilfe an.
- Sami bot seine Hilfe an.

Sami yardım teklif etti.

Sami befürchtete das Schlimmste.

Sami en kötüsünden korktu.

Sami hatte schöne Kinder.

- Sami'nin güzel çocukları vardı.
- Sami'nin güzel çocukları oldu.

Sami arbeitet sehr hart.

Sami çok çalışıyor.

Sami benutzte Laylas Kreditkarte.

Sami, Leyla'nın kredi kartını kullandı.

Sami tötete seine Mutter.

Sami kendi annesini öldürdü.

Sami liebt mich nicht.

Sami beni sevmiyor.

Sami wollte nicht gehen.

- Sami ayrılmak istemedi.
- Sami ayrılmak istemiyordu.

Sami flüchtete nach Ägypten.

Sami, Mısır'a kaçtı.

Sami war nicht vertrauenswürdig.

Sami güvenilir değildi.

Sami lebte ein Doppelleben.

- Sami ikili bir hayat yaşıyordu.
- Sami ikiyüzlü bir hayat yaşıyordu.

Sami beendete seine Arbeit.

Sami işini bitirdi.

Sami hatte kein Einkommen.

Sami'nin hiçbir geliri yoktu.

Sami hat ein Geheimnis.

- Sami'nin bir sırrı var.
- Sami bir sırra sahip.

Sami war sehr intelligent.

Sami çok zekiydi.

Sami weiß nicht, warum.

Sami nedenini bilmiyor.

Sami wurde kaltblütig erschossen.

Sami soğukkanlılıkla vurulmuş.

Sami hat nie geheiratet.

Sami hiç evlenmedi.

Sami berührte die Pistole.

Sami silaha dokundu.

Sami stimmte nicht überein.

Sami karşıt görüşteydi.

Sami stritt es ab.

Sami onu reddetti.

Sami nahm viele Medikamente.

Sami birçok ilaç kullanıyordu.

Sami musste sich übergeben.

Sami kustu.

Sami lag im Bett.

Sami yataktaydı.

Sami akzeptierte Laylas Facebookanfrage.

Sami, Leyla'nın Facebook isteğini kabul etti.

Sami sah das Haus.

Sami evi gördü.

Sami überlebte diese Nacht.

Sami o gece hayatta kaldı.

Sami erlitt eine Panikattacke.

Sami bir panik atak geçirdi.

Sami lief zum Badezimmer.

Sami banyoya koştu.

Sami begann Layla anzuschreien.

Sami, Leyla'ya bağırmaya başladı.

Sami war nicht da.

Sami orada değildi.

Sami sprach nie darüber.

Sami onun hakkında hiç konuşmadı.

Sami war mein Freund.

Sami benim arkadaşımdı.

Sami betrat die Moschee.

Sami camiye girdi.

Sami fühlte sich ausgeschlossen.

Sami dışlanmış hissetti.

Sami tut es nicht.

Sami bunu yapmaz.

Sami hatte eine Panikattacke.

Sami bir panik atak geçirdi.

- Sami und Leila sind Muslime.
- Sami und Leila sind beide Muslime.

Sami de Leyla da Müslüman.

- Sami hat Laylas Facebook-Seite gefunden.
- Sami hat Layla auf Facebook gefunden.

Sami, Leyla'nın Facebook sayfasını buldu.

Sami war ein vielversprechender Kardiologe.

- Sami umut veren bir kardiyologdu.
- Sami geleceği parlak bir kardiyologdu.

Sami ist noch nicht fertig.

Sami henüz bitirmedi.

Sami und Layla waren hier.

Sami ve Leyla buradaydılar.

Sami ging in die Moschee.

- Sami camiye girdi.
- Sami caminin içine girdi.

Sami erwachte aus seinem Koma.

Sami komadan çıktı.

Sami ist ein krankhafter Lügner.

Sami patolojik bir yalancıdır.

Sami musste seine Ehe retten.

Sami evliliğini kurtarmak zorundaydı.

Sami lieferte nachts Pizza aus.

- Sami geceleyin pizza götürdü.
- Sami geceleyin pizza teslim etti.

Sami hat das Medikament eingenommen.

Sami ilaç kullanıyordu.

Sami lebte in einem Flüchtlingslager.

Sami bir mülteci kampında yaşıyordu.

Sami schwamm zurück ans Ufer.

Sami sahile geri yüzdü.

Sami muss eine Entscheidung treffen.

Sami'nin bir karar vermesi gerekiyor.

Sami reichte Layla etwas Saft.

- Sami, Leyla'ya biraz meyve suyu ikram etti.
- Sami, Leyla'ya biraz meyve suyu servis etti.

Sami und Layla wurden Facebookfreunde.

Sami ve Leyla, Facebook arkadaşları oldular.

Sami hat in Kairo Familie.

Sami'nin Kahire'de ailesi var.

Sami wurde Farids bester Freund.

Sami, Ferit'in en iyi arkadaşı oldu.

Sami ging seinen eigenen Weg.

Sami kendi yoluna gitti.

Sami schlief in seinem Zelt.

Sami çadırında uyudu.

Sami war von Laila hingerissen.

Sami, Leyla'dan büyüleniyordu

Sami folgte Leila auf Twitter.

Sami, Leyla'yı Twitter'da izledi.

Sami wollte sein Auto verkaufen.

Sami arabasını satmaya çalıştı.

Sami hat eine neue Idee.

Sami'nin yeni bir fikri var.

Sami kann Ihnen jetzt helfen.

Sami şimdi sana yardımcı olabilir.

Sami schlief sechs Stunden lang.

Sami altı saat boyunca uyudu.

Sami sah Layla im Café.

Sami Leyla'yı kafede gördü.

Sami saß auf dem Fensterplatz.

Sami cam kenarında oturuyordu.

Sami hat Laylas Fotos gesehen.

Sami, Leyla'nın fotoğraflarını gördü.

Sami tat alles für seine Kinder.

Sami, çocukları için her şeyi yaptı.

Sami wollte seine Frau nicht verlieren.

- Sami karısını kaybetmek istemedi.
- Sami karısını kaybetmek istemiyordu.

Mit Sami hatte jeder ein Problem.

- Herkes Sami ile bir sorun yaşıyordu.
- Herkesin Sami ile bir problemi vardı.

Layla und Sami überqueren die Grenze.

Leyla ve Sami çizgiyi aşıyorlar.

Sami und Layla hatten ein Familiengeheimnis.

Sami ve Leyla'nın bir aile sırrı vardı.

Sami und Layla hatten einen Geschäftstermin.

Sami ve Layla'nın iş görüşmesi vardı.

Hat dir Sami meinen Brief übergeben?

Sami sana mesajımı verdi mi?

Sami bemerkte, dass Layla nicht atmete.

Sami Leyla'nın nefes almadığını fark etti.

Sami hatte eine Aufgabe zu erledigen.

Sami'nin yapılacak bir işi vardı.

Sami ist älter als 60 Jahre.

Sami altmıştan fazla.

Sami kannte beide, Layla und Farid.

- Sami hem Leyla'yı hem de Ferit'i biliyordu.
- Sami hem Leyla'yı hem de Ferit'i tanıyordu.

Sami holte Layla vom Flughafen ab.

Sami, Leyla'yı havaalanında aldı.

Sami gab vor, Arzt zu sein.

Sami doktor numarası yapıyordu.

Sami ist ein Assistent des Arztes.

Sami bir doktor asistanıdır.

Sami und Layla waren unglaublich betrunken.

Sami ve Leyla inanılmaz derecede içkiliydi.

Was hat Sami zu einem Killer gemacht?

- Sami'yi ne katile dönüştürdü?
- Sami'yi katile ne dönüştürdü?

Ich bin Leila, die Ehefrau von Sami.

Ben Leyla, Sami'nin karısı.