Examples of using "Jugend" in a sentence and their turkish translations:
Onun gençliği nedeniyle izin vermelisin.
Saflık gençliği genişletti.
Ben gençliğimi yaşamalıyım.
Genç insanlar macerayı severler.
Gençler değişime kolayca uyum sağlarlar.
Büyürken hevesli bir sporcuydum.
Gençler kolayca adapte olur.
Gençken sigara içtim.
Kayıp gençliğim için ağlıyorum.
Bugün genç insanlar hakkında ne düşünüyorsun?
Tom gençken bir sürü aptalca şey yaptı.
bizim çocuklarımız gençlerimiz asla ilerleyemesin
Gençliğimi yaban ellerde geçirdim.
Gençken, çok popülerdi.
Tom beni genç hissettiriyor.
Gençlik, teknolojiye aşıktır.
Beatles gençler arasında popüler.
Senin hikâyen bana gençlik günlerimi hatırlattı.
Yaşamın en iyi zamanı genç olduğun zamandır.
Erkek yeğenim gençliği gerekçesiyle mazur görüldü.
Onun gençken bir müzisyen olduğunu söylüyorlar.
Dahi birinin yeniden keşfedilen gençliğinden başka bir şey değildir.
Annen gençken piyano çalar mıydı?
Papaz bu kitabın gençler için zararlı olabileceğini söyledi.
Bizim ülkemizin gençliği siyasetle ilgilenmez.
O gençken güzel olabilir.
Henüz kimse gençlik çeşmesini bulamadı.
Gençliğinde güzelliğine güveniyordu.
Ergen olduğumdan beri hiç böyle bir şey hissetmedim.
O, gençlik günlerine geri gitmek istiyor.
Hâlâ gençliğimizin rüyalarına tutunuyoruz.
Gençliğimde, şimdikinden çok daha beterdim.
Atatürk'ün Cumhuriyet'e emanet ettiği Türk gençliğine ne oldu
Konuşmamız sırasında gençliğinden bahsetti.
Gençliğimde Beatles dinledim.
Ben o şarkıyı ne zaman duysam daha genç günlerimi hatırlarım.
Gençliğini boşa harcama, yoksa sonra üzülürsün.
Tom gençliğinde ağır biçimde içki içti ama şimdi yeşilaycıdır.
Tom gençliğinden beri her yaz o plaja gidiyor.
Tom "Gençliğime baktığımda manevi bir boşluk görüyorum." dedi.
fakat o güne kadar bu ödül daim bu ödül jönlere veriliyordu
Yaşlı adam zamanının çoğunu gençliğine bakarak geçirdi.
Genç insanlar yaşlılığın ne olduğunu bilmezler ve yaşlı insanlar gençliğin ne olduğunu unuturlar.
Ne zaman bu şarkıyı duysam gençliğimi hatırlarım.
Annem gençliğinde çok güzeldi.
gençlik yıllarımdaki hâlime bakıyorum, ki çoktan geçti gitti. Gerilimler karşısında hayat arkadaşıma sığınıyorum. O da bana sığınıyor.
Herhâlde o, gençken çok güzeldi.
Gençken sigara içtim.
Onlara göre gençken çok yoksuldu.
Bu gençken yaşadığım ev.
- Bu, gençken yaşadığım evdir.
- Bu gençken yaşadığım ev.