Examples of using "Freizulassen" in a sentence and their turkish translations:
O onlara tutukluyu serbest bırakmasını emretti..
- Onlara mahkumları bırakmalarını emretti.
- Mahkumları bırakmalarını emretti.
Lincoln, ülkedeki bütün kölelerin serbest bırakılması emrini verdi.
Çete 100.000 dolar fidye için Tom'u serbest bırakmayı kabul etti.