Translation of "Europa" in Turkish

0.019 sec.

Examples of using "Europa" in a sentence and their turkish translations:

- Du bist in Europa!
- Sie sind in Europa!
- Ihr seid in Europa!

Sen Avrupa'dasın!

- Italien ist in Europa.
- Italien liegt in Europa.

İtalya Avrupadadır.

- Tom reiste in Europa umher.
- Tom reiste um Europa herum.
- Tom ist in Europa herumgereist.

Tom Avrupayı gezdi.

- Ihr Cousin lebt in Europa.
- Ihre Cousine lebt in Europa.

Kuzeni Avrupa'da yaşıyor.

Das Papsttum dominiert Europa

Papalığın Avrupa'ya hakim olduğu

Er bereiste ganz Europa.

O, bütün Avrupa'yı gezdi.

Sie sind in Europa!

O, Avrupa'da!

Europa ist ein Kontinent.

Avrupa bir kıtadır.

Europa ist kein Land.

Avrupa bir ülke değil.

Ich lebe in Europa.

Avrupa'da yaşıyorum.

Sie reiste durch Europa.

O, Avrupa'da dolaştı.

- Deutschland liegt mitten in Europa.
- Deutschland befindet sich mitten in Europa.

Almanya Avrupa'nın ortasındadır.

- Das haben wir in Europa nicht.
- Wir haben das nicht in Europa.

Biz ona Avrupa'da sahip değiliz.

- Hat Europa eine gemeinsame Sprache?
- Gibt es in Europa eine gemeinsame Sprache?

Avrupa'nın ortak bir dili var mı?

- Ich reiste durch ganz Europa.
- Ich reiste kreuz und quer durch Europa.

Avrupa etrafında dolaştım.

Europa wird zur amerikanischen Kolonie.

Avrupa artık bir ABD kolonisi oluyor.

Und Putin will, dass Europa...

Putin de Avrupa'nın...

Europa dominiert die globale Landwirtschaft.

Avrupa küresel tarımda dominant halde.

Aber angeblich bis nach Europa

ama neredeyse Avrupa'ya kadar bağlantı olduğu iddia ediliyor

Die Leute in Europa sagen

Avrupa'da ki insanlar şunu söylüyor

Eine Kältewelle griff Europa an.

Bir soğuk hava dalgası Avrupa'yı vurdu.

Sie reisen häufig nach Europa.

Sık sık Avrupa'ya seyahatler yaparlar.

Wann ging er nach Europa?

O, Avrupaya ne zaman gitti?

Die haben Autorität in Europa.

- Onlar Avrupa'da yetkiye sahipler.
- Onların Avrupa'da otoriteleri var.

Sie sind nach Europa gegangen.

Onlar Avrupa'ya gittiler.

Hat Europa seine Seele verloren?

Avrupa, ruhunu kaybetti mi?

Europa ist in einer Krise.

Avrupa krizde.

Dieselfahrzeuge sind in Europa weitverbreitet.

Dizel araçlar Avrupa'da popülerdir.

Er ist nach Europa gezogen.

O, Avrupa'ya taşındı.

Europa braucht eine gemeinsame Sprache.

Avrupa'nın ortak bir dile ihtiyacı var.

Wann gehst du nach Europa?

Avrupa'ya ne zaman gideceksin?

Afrika exportiert Rindfleisch nach Europa.

Afrika Avrupa'ya sığır eti ihraç ediyor.

1917 herrschte in Europa Krieg.

1917'de Avrupa savaştaydı.

Der Krieg in Europa endete.

Avrupa'da savaş sona erdi

Diese Jacke ist aus Europa.

Bu Ceket Avrupa'dan.

- Der Atlantische Ozean trennt Amerika von Europa.
- Der Atlantik trennt Amerika von Europa.

Atlas Okyanusu Amerika'yı Avrupa'dan ayırır.

- Ich war noch nie in Europa.
- Ich bin noch nie in Europa gewesen.

Avrupa'da hiç bulunmadım.

- Europa ist gefährlicher, als ich dachte.
- Es ist in Europa gefährlicher, als ich dachte.

Avrupa düşündüğümden daha tehlikeli.

- Europa ist auf russisches Gas angewiesen.
- Europa kann auf Gas aus Russland nicht verzichten.

Avrupa, Rusya'nın gazı olmadan yapamaz.

Ich gehe nächste Woche nach Europa.

Ben önümüzdeki hafta Avrupa'ya gidiyorum.

Sie flog über Sibirien nach Europa.

Sibirya yoluyla Avrupa'ya uçtu.

Er unternahm eine Reise nach Europa.

O, Avrupa'ya geziye gitti.

Ich bin zweimal in Europa gewesen.

İki kez Avrupa'da bulundum.

Wir haben das nicht in Europa.

Biz Avrupa'da buna sahibiz.

Ich reiste via Amerika nach Europa.

Amerika yoluyla Avrupa'ya gittim.

Ich würde gerne in Europa leben.

Avrupa'da yaşamak istiyorum.

Einige dieser Tiere leben in Europa.

Bu hayvanlardan bazıları Avrupa'da yaşar.

Wir waren vorletztes Jahr in Europa.

En son bir yıl önce, biz Avrupa'ya gittik.

In Europa gibt es keine Pyramiden.

Avrupa'da hiç piramit yok.

Die Alpen liegen mitten in Europa.

Alpler Avrupa'nın merkezindedir.

Er ging über Amerika nach Europa.

O, Amerika yoluyla Avrupa'ya gitti.

Ich war noch nie in Europa.

Avrupa'da hiç bulunmadım.

Döner kebap ist in Europa beliebt.

Döner kebap, Avrupa'da popülerdir.

- Du warst noch nie in Europa, nicht wahr?
- Sie waren noch nie in Europa, nicht wahr?

Avrupa'ya hiç gitmedin, değil mi?

Eine Zeit der wissenschaftlichen Revolution in Europa.

Avrupa'da bilimsel devrim zamanı.

Napoleon wollte Europa bis zum Ural ausdehnen.

Napolyon ta Ural Dağları'na kadar tek bir Avrupa istiyordu.

Wie oft bist du in Europa gewesen?

Ne sıklıkta Avrupa'da bulundun?

Wie viele Sprachen gibt es in Europa?

Avrupa'da kaç tane dil var?

Wie oft warst du schon in Europa?

- Kaç kez Avrupa'ya gittin?
- Kaç kere Avrupa'ya gittin?
- Kaç defa Avrupa'ya gittin?

Ich reiste kreuz und quer durch Europa.

Ben Avrupa'yı gezdim.

Wir kommen im Juni nach Europa zurück!

Haziranda Avrupa'ya geri geliyoruz.

Die Ausstellung zeigte moderne Kunst aus Europa.

Gösteri Avrupa'dan modern sanatı sundu.

Ich beschloss, nicht nach Europa zu fliegen.

Avrupa'ya gitmemeye karar verdik.

Kannst du’s glauben? Wir sind in Europa!

Buna inanabiliyor musun? Biz Avrupa'dayız!

Nächste Woche werde ich in Europa herumreisen.

Gelecek hafta Avrupa'ya seyahat edeceğim.

Viele Flüchtlinge versuchen nach Europa zu gelangen.

Birçok mülteci Avrupa'ya ulaşmaya çalışıyor.

Die Nachricht verbreitete sich in ganz Europa.

- Haber Avrupa genelinde yayıldı.
- Haber tüm Avrupa'yı dolaştı.

Er war mehrere Male in Europa gewesen.

O pek çok kez Avrupa'da bulundu.

Adams verbrachte die meisten Kriegsjahre in Europa.

Adams, savaş yıllarının çoğunu Avrupa'da geçirdi.

Präsident Jefferson befahl ein Handelsverbot mit Europa.

Başkan Jefferson Avrupa ile ticaret yasağını emretti.

Wenige Elefanten würden freiwillig nach Europa wandern.

Az sayıda fil Avrupa'ya gitmek için gönüllü olurdu.

Ich denke daran, nach Europa zu gehen.

Avrupa'ya gitmeyi düşünüyorum.

Ich wollte schon immer durch Europa reisen.

Ben her zaman bütün Avrupayı gezmek istedim.

Letzten Monat ist sie nach Europa gereist.

O geçen ay Avrupa'ya gezi yaptı.

Es gibt viele mittelalterliche Burgen in Europa.

Avrupa'da birçok Orta çağ kaleleri vardır.

In Europa gibt es viele alte Schlösser.

Avrupa'da birçok eski şato vardır.

Wie viele Sprachen spricht man in Europa?

Avrupa'da kaç dil konuşuluyor?

Wie viele Länder gibt es in Europa?

Avrupa'da kaç ülke vardır?

- Deutschland liegt mitten in Europa.
- Deutschland liegt in der Mitte Europas.
- Deutschland befindet sich mitten in Europa.

Almanya Avrupa'nın ortasındadır.

- Ich plane, im Sommer nach Europa zu reisen.
- Ich habe vor, im Sommer nach Europa zu gehen.
- Mein Plan für den Sommer besteht darin, nach Europa zu reisen.

Yaz için planım Avrupa'ya gitmektir.

Was ist mit Europa? Europa ringt mit dem Tod. Weil wir diesen Virus nicht ernst genug genommen haben.

Peki ya Avrupa? Avrupa ölümle boğuşuyor. Çünkü bizler bu virüsü yeterince ciddiye almadık.

Europa, sogar Amerika, das wir mit Neid betrachten

Gıpta ile baktığımız Avrupa'nın hatta Amerika'nın

In Europa fängt die Schule im September an.

Avrupa'da okul Eylül ayında başlar.

Asien ist ungefähr viermal so groß wie Europa.

Asya yaklaşık olarak Avrupa'nın dört katı büyüklüktedir.

Ich bin in Europa zufällig meiner Tante begegnet.

Avrupa'da teyzeme rastladım.

Diese Schlacht machte Napoleon zum Herrn über Europa.

Bu savaş Napolyon'u Avrupa'nin efendisi bıraktı.

Welche Stadt in Europa gefällt dir am besten?

Favori Avrupa kentin hangisidir?

Ist Russland ein Teil von Europa oder Asien?

- Rusya; Avrupa'nın mı, Asya'nın mı bir parçasıdır?
- Rusya Avrupa'nın mı yoksa Asya'nın mı bir parçasıdır?

- Ich reise in diesem Sommer mit dem Fahrrad durch Europa.
- In diesem Sommer reise ich mit dem Fahrrad durch Europa.

Bu yaz Avrupa'da bisikletle dolaşacağım.

Er traf diese Situation wie die erste in Europa.

Avrupa'da ilk bizim gibi karşıladı bu durumu.

Der Rest kam von verbündeten Staaten aus ganz Europa.

Geri kalanı Avrupa'daki müttefik devletlerden geldi.

Ich plane, in der nächsten Woche nach Europa abzureisen.

Gelecek hafta Avrupa'ya hareket etmeyi planlıyorum.