Translation of "Dick" in Turkish

0.071 sec.

Examples of using "Dick" in a sentence and their turkish translations:

- Du bist nicht dick.
- Ihr seid nicht dick.
- Sie sind nicht dick.

- Şişman değilsin.
- Şişman değilsiniz.

Tom ist dick.

- Tom şişman.
- Tom şişmandır.

Sie wird dick.

O kilo alıyor.

Tom wird dick.

Tom şişmanlıyor.

Bist du dick?

Sen kilolu musun?

Bin ich dick?

Kilolu muyum?

- Dick hatte einen Verkehrsunfall.
- Dick wurde in einen Verkehrsunfall verwickelt.

Dick bir trafik kazasına karıştı.

- Das Buch ist zu dick.
- Dieses Buch ist zu dick.

Bu kitap çok kalın.

Ich bin sehr dick.

- Çok şişmanım.
- Ben çok şişmanım.

Die Frau ist dick.

O, zengin bir kadın.

Sehe ich dick aus?

Şişman görünüyor muyum?

Du siehst dick aus.

Şişman görünüyorsun.

Warst du zu dick?

Fazla kilolu muydun?

Tom war nicht dick.

Tom şişman değildi.

Sie ist nicht dick.

O, şişman değildir.

Ich bin nicht dick!

Şişman değilim!

Tom ist dick geworden.

Tom şişmanladı.

Er ist dick geworden.

O şişmanladı

Macht mich das dick?

Bu beni şişman gösteriyor mu?

Deine Katze ist dick.

Senin kedin şişman.

Tom war zu dick.

Tom çok şişmandı.

Die Suppe ist dick.

Çorba koyu.

Ich war einmal dick.

Eskiden şişmandım.

- Findest du, dass ich dick bin?
- Findet ihr, dass ich dick bin?
- Finden Sie, dass ich dick bin?

- Benim şişman olduğumu düşünüyor musunuz?
- Sizce ben şişman mıyım?

- Die Wand ist zwei Meter dick.
- Die Mauer ist zwei Meter dick.

Duvar, iki metre kalınlığındadır.

- Hast du jemals "Moby Dick" gelesen?
- Hast du schon einmal „Moby Dick“ gelesen?
- Habt ihr schon einmal „Moby Dick“ gelesen?
- Haben Sie schon einmal „Moby Dick“ gelesen?

Hiç Moby Dick'i okudun mu?

Das Eis ist sehr dick.

Buz çok kalın.

Du bist ein bisschen dick.

Birazcık şişmansın.

Dick reichte mir das Foto.

Dick bana fotoğrafı uzattı.

Sie ist klein und dick.

O kısa ve şişman.

Er ist klein und dick.

O kısa ve şişman.

Tom ist dick, nicht wahr?

Tom şişman, değil mi?

Tom ist klein und dick.

Tom kısa ve şişmandır.

Tom war Maria zu dick.

- Mary'ye göre Tom çok şişmandı.
- Tom Mary için çok şişmandı.

Zu viele Süßigkeiten machen dick.

Çok fazla tatlı sizi şişmanlatır.

Dieser Stoff ist sehr dick.

Bu kumaş çok kalın.

Diese Hefte sind gleich dick.

Bu defterlerin kalınlığı aynıdır.

Dieses Buch ist sehr dick.

Bu kitap çok kalındır.

Ich war schon immer dick.

Ben her zaman şişmandım.

Ich war früher sehr dick.

Eskiden çok şişmandım.

Tom ist sehr dick geworden.

Tom çok şişmanladı.

- Ich halte dich nicht für dick.
- Ich finde nicht, dass du dick bist.

Senin şişman olduğunu sanmıyorum

Zu dick zu werden ist ungesund.

Çok şişman olmak birinin sağlığı için iyi değildir.

Dick hat vor, allein zu gehen.

Dick kendi başına gitmeyi planlıyor.

Dick zwang mich, seinem Plan zuzustimmen.

Dick onun planını kabul etmem için beni zorladı.

Dick versprach auf drei Uhr zurückzukommen.

Dick, saat üçe kadar geri gelmek için söz verdi.

- Ich bin fett.
- Ich bin dick.

- Ben şişmanım.
- Şişmanım.

Dick spielte Klavier und Lucy sang.

- Dick piyano çaldı ve Lucy şarkı söyledi.
- Dick piyano çaldı ve Lucy seslendirdi.

Er ist sowohl groß wie dick.

O hem uzun hem de şişman.

Er ist dick wie ein Bär.

O bir ayı kadar şişman.

- Ich werde dick.
- Ich werde fett.

- Şişmanlıyorum.
- Kilo alıyorum.

Du bist nicht kurvig, sondern dick!

- Sen düzgün vücutlu değilsin. Sen şişmansın.
- Sen kıvrımlı hatlara sahip değilsin. Sen şişmansın.

Sie ist alt, hässlich und dick.

O yaşlı, çirkin ve şişman.

- Werd nicht fett.
- Werd nicht dick.

Şişmanlama.

Die Mauer ist zwei Meter dick.

Duvarın kalınlığı iki metredir.

Das Eis ist fünf Zentimeter dick.

Buz iki inç kalınlığında.

Ich weiß, dass ich dick bin.

Şişman olduğumu biliyorum.

- Tom hat sich dick Honig aufs Brot gestrichen.
- Tom strich sich dick Honig aufs Brot.

Tom tostuna bir sürü bal koydu.

- Wenn man zu viel isst, wird man dick.
- Wenn du zu viel isst, wirst du dick.

- Çok fazla yersen şişmanlarsın.
- Çok fazla yersen, şişmanlarsın.
- Çok fazla yemek yersen şişmanlarsın.
- Çok yersen şişmanlarsın.

Dick kommt manchmal zu spät zum Unterricht.

Dick bazen okula geç kalır.

Dick spricht, als ob er alles wüsste.

Dick sanki her şeyi biliyormuş gibi konuşuyor.

Dick starb im Alter von zehn Jahren.

Öldüğünde Dick on yaşında idi.

Sie bestrich ihren Toast dick mit Honig.

Tostunun üstüne kalınca bal yaydı.

Dick versuchte vergeblich, das Problem zu lösen.

Dick o problemi çözmek için boşuna çalıştı.

Tom ist nicht so dick wie Maria.

Tom Mary kadar şişman değil.

Tom ist nicht so dick wie ich.

Tom benim kadar şişman değil.

Ich war mal so dick wie du.

Senin gibi şişmandım.

Sehe ich in diesem Kleid dick aus?

Bu elbise beni şişman gösterir mi?

Mein Gott! Ich sehe so dick aus!

Aman Tanrım, çok şişman görünüyorum.

- Tom ist dick geworden.
- Tom wurde dicker.

Tom şişmanladı.

Ich wusste nicht, dass Tom dick ist.

Tom'un şişman olduğunu bilmiyordum.

Sehe ich dick in diesem Kleid aus?

Bu elbisenin içinde şişman görünüyor muyum?

Jemanden, den sie als zu braun, zu dick,

Bakıp da çok kahve tenli, çok şişman,

Dick starb, als er zehn Jahre alt war.

Dick on yaşında öldü.

Er ist zu dick, um schnell zu laufen.

O, hızlı koşamayacak kadar çok şişmandır.

Wenn man zu viel isst, wird man dick.

Çok fazla yersen kilo alırsın.

Warst du dick, als du im Gymnasium warst?

Sen lisedeyken şişman mıydın.

- Ich bin nicht dick!
- Ich bin nicht fett!

Ben şişman değilim!