Translation of "Bauen" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Bauen" in a sentence and their turkish translations:

Vögel bauen Nester.

Kuşlar yuva yapar.

- Lasst uns einen Schneemann bauen.
- Kommt, wir bauen einen Schneemann.
- Komm, wir bauen einen Schneemann.
- Lass uns einen Schneemann bauen.

Kardan adam yapalım.

Sie bauen ein Haus.

Onlar bir ev yapıyorlar.

Wir bauen eine Brücke.

Biz bir köprü inşa ediyoruz.

Sie bauen Schreibmaschinen zusammen.

Onlar daktiloları monte ediyorlar.

Wir bauen Reis an.

Biz pirinç yetiştiririz.

Bauen wir eine Sandburg!

Kumda bir kale inşa edelim.

Was sollten sie bauen?

Onların ne inşa etmeleri gerekir?

- Bauen wir etwas.
- Lass uns was bauen.
- Lasst uns etwas erbauen.

Bir şey inşa edelim.

- Die Kinder bauen Strandburgen aus Sand.
- Die Kinder bauen Sandburgen am Strand.

Çocuklar sahilde kumdan kaleler inşa ediyorlar.

Häuschen für sie zu bauen

Küçük evler yapıyoruz

Die vielseitigen Muscheln bauen Riffe,

Bu çok çalışkan midyeler resif yapıcılar,

Nicht alle Vögel bauen Nester.

Bütün kuşlar yuva kurmaz.

Tom will sein Traumhaus bauen.

Tom hayallerinin evini yapmak istiyor.

Sie werden ein Haus bauen.

Bir ev inşa edecekler.

Wir bauen hier Weizen an.

Biz burada buğday yetiştiririz.

Wir werden eine Mauer bauen.

Bir duvar inşa edeceğiz.

Kinder bauen am Strand Sandburgen.

- Çocuklar kumsalda kumdan kaleler inşa ediyorlar.
- Çocuklar plajda kumdan kaleler yapıyor.

Ich will ein Iglu bauen.

Bir eskimo kulübesi yapmak istiyorum.

Die Vögel bauen ein Nest.

- Kuşlar bir yuva yapıyorlar.
- Kuşlar bir yuva inşa ediyorlar.

Ich will eine Holzblockhütte bauen.

Ahşap bir kulübe inşa etmek istiyorum.

Konnten meine Eltern eine Wohnung bauen,

ebeveynlerim apartman inşa edip beni ve kardeşlerimi

Wir haben mit dem Bauen begonnen.

Dolayısıyla çalışmaya başladık.

Aber wie sollen wir damit bauen?

Ama, bununla nasıl bir şey inşa edebiliriz?

Sie füttern sie, bauen sie an

onları besliyorlar büyütüyorlar

Sie werden dir ein Haus bauen.

Onlar sana bir ev inşa edecekler.

Er ließ ein großes Einkaufszentrum bauen.

O büyük bir alışveriş merkezi inşa etti.

Ein Modellflugzeug zu bauen ist interessant.

Model uçak yapmak ilginçtir.

Welche Orangensorte bauen Sie hier an?

Burada ne tür portakallar dikersin?

Vögel bauen ihre Nester in Bäumen.

Kuşlar, yuvalarını ağaçlara yaparlar.

Ich möchte ein umweltfreundliches Haus bauen.

Çevre dostu bir ev inşa etmek istiyorum.

Tom will ein eigenes Haus bauen.

Tom kendi evini inşa etmek istiyor.

Tom wird ein großes Haus bauen.

Tom büyük bir ev inşa edecek.

Tom liebt es, Dinge zu bauen.

Tom bir şeyler yapmayı seviyor.

- Es macht Spaß, im Winter einen Schneemann zu bauen.
- Winters einen Schneemann zu bauen, macht Spaß.

Kışın kardan adam yapmak eğlencelidir.

Wir bauen uns eine feine, natürliche Matratze.

Bunu doğanın verdiği güzel bir döşek gibi yapacağız.

Das Ergebnis ist, dass wir Murks bauen.

Sonuç da hüsran olur.

Vor viertausend Jahren kein Pramit mehr bauen

yok artık 4 bin yıl önce pramit'i inşaa et

Wir bauen Kartoffeln, Rettich und Grüngemüse an.

Patates, turp ve yeşillik yetiştiriyoruz.

Wer hat dieses hässliche Haus bauen lassen?

Bu çirkin evi kim inşa etmişti?

Viele Bauern in Hokkaido bauen Kartoffeln an.

Hokkaido'da birçok çiftçi patates yetiştirir.

Hier kann man gut ein Haus bauen.

Burası ev yapmak için güzel bir yer.

Sie entschieden sich, eine Brücke zu bauen.

Onlar bir köprü yapmaya karar verdi.

Hier kann man gut eine Sandburg bauen.

Bu, kum kale yapmak için iyi bir yer.

Tom und sein Vater bauen ein Baumhaus.

Tom ve babası bir ağaç ev yapıyorlar.

Du kannst nicht auf ihre Hilfe bauen.

Onların yardımına bel bağlayamazsın.

Sie bauen Erdbeeren in ihrem Gewächshaus an.

Onlar serada çilek yetiştirir.

Lass uns doch später einen Schneemann bauen!

Daha sonra bir kardan adam yapalım.

Oder zwei Millionen Dollar teure Autos zu bauen.

veya bir iki milyon dolarlık arabalar yapmak yerine

Oder wir bauen den ultimativen Unterschlupf... ...ein Iglu!

Ya da en iyi sığınağı yapabiliriz. Bir iglo!

Wir bauen aus Eisblöcken eine kleine, halbrunde Kuppel.

Buzdan bloklar oluşturup böyle küçük bir yarı küre yapabiliriz.

Ich wusste es! Ich soll ein Iglu bauen.

Biliyordum! İglo yapmamı istiyorsunuz!

Die Makaken bauen Freundschaften durch gegenseitige Fellpflege auf.

Makak topluluklarında arkadaşlıklar bakım yaparak kurulur.

Wir könnten große Maschinen bauen, sogenannte künstliche Bäume,

Havadaki karbondioksiti kazıyacak büyük makineler

Jetzt sind wir also überfüllt und bauen Strukturen

yani artık kalabalığız yani yapılar inşa ediyoruz artık

Komm schon, lass uns zusammen einen Computer bauen

ya beraber gelin bilgisayar yapalım desem

Es hat vieler Jahre bedurft, es zu bauen.

Onu yapmak yıllarımı aldı.

Wir brauchen Holz, um eine Hütte zu bauen.

Ahır inşa etmek için keresteye ihtiyacımız var.

Kannst du mir helfen, einen Schneemann zu bauen?

Kardan adam yapmama yardımcı olabilir misin?

Die Käsefabrik in Ecuador zu bauen, war ein Risiko.

Ekvator'da peynir fabrikası yapmak bir riskti.

Wir graben einen Tunnel und bauen eine richtige Schneehöhle.

Bir tünel kazıp düzgün bir kar mağarası yapabiliriz.

Das zuerst. Dann bauen wir hier ein kleines Feuer.

İlk yapacağımız bu. Sonra küçük bir ateş yakacağız.

Aber eine Mauer zu bauen, geht nicht so schnell.

Ama bir duvar, çabucak ve kolayca inşa edilmez.

Ist es falsch, die Hagia Sophia Moschee zu bauen?

Ayasofya'nın cami yapılması yanlış karar mı?

Wir können diesen Computer in ein paar Jahren bauen

birkaç yıl içerisinde biz o bilgisayarı yapabiliriz

Steve Jobs 'Wunsch war es, einen PC zu bauen

Steve Jobs'ın isteği kişisel bir bilgisayar yapmaktı

Der Beschluss, eine neue Straße zu bauen, wurde verabschiedet.

Yeni bir yol inşa edilmesi kararı kabul edildi.

Die wollen um ihr Haus herum einen Zaun bauen.

Evlerinin etrafına bir çit yapmak istiyorlar.

Tom und Maria bauen in ihrem Garten Blattsalat an.

Tom ve Mary bahçelerinde marul salatası yetiştirirler.

Tom gab seinen Plan, eine Fabrik zu bauen, auf.

Tom bir fabrika yapma planından vazgeçti.

Wir brauchen viele Baublöcke, um ein sicheres Iglu zu bauen.

Güvenli bir iglo yapmak için bir sürü blok lazım.

Man beginnt ein Segel zu bauen, um das Glück einzufangen.

Şansı yakalamak için bir yelken yaparak başlayın.

Unser Betrieb plant, in Russland eine neue Chemiefabrik zu bauen.

Şirketimiz Rusya'da yeni bir kimya tesisi kurmayı planlıyor.

Ich schlage vor, dass wir dort eine neue Fabrik bauen.

Orada yeni bir fabrika inşa etmemiz gerektiğini öneririm.

Ich hoffe, im nächsten Jahr ein neues Haus zu bauen.

Gelecek yıl yeni bir ev yapmayı ümid ediyorum.

Sie haben ausreichend Kapital, um eine zweite Fabrik zu bauen.

Onlar ikinci bir fabrika inşa etmek için yeterli sermayeye sahip.

Er kaufte das Land, um darauf sein Haus zu bauen.

O, üzerine ev inşa etmek amacıyla arsayı aldı.

Wie lange hat Tom gebraucht, um die Hundehütte zu bauen?

Tom'un köpek kulübesini yapması ne kadar sürdü?

Ich habe fünf Stunden gebraucht, um diese Hundehütte zu bauen.

Bu kulübeyi yapmak beş saat sürdü.

Kraniche bauen mit Vorliebe ihre Nester in Glockentürmen von Kirchen.

Turnalar yuvalarını kilisenin çan kulelerine yapmaya eğilimliler.

- Er mag es, Modellflugzeuge zu bauen.
- Er baut gerne Modellflugzeuge.

O, model uçak yapmayı seviyor.

Ich könnte etwas verdorbenes Fleisch abtrennen, im Wald eine Falle bauen

Ya çürüyen etin bir kısmını alıp ormanda tuzak kurar

Aber würden Sie das sagen, wenn Sie eine Zeitmaschine bauen würden?

Fakat siz bir zaman makinesi yapsaydınız bunu söyler misiniz?

Wenn es morgen viel schneit, dann lass uns einen Schneemann bauen!

Eğer yarın çok kar yağarsa, bir kardan adam yapalım.

Sein Plan ist es, eine Brücke über diesen Fluss zu bauen.

Onun planı o nehir üzerinde bir köprü inşa etmektir.

Den Wind kann man nicht verbieten, aber man kann Windmühlen bauen.

Esen rüzgara engel olamazsın; fakat yel değirmeni inşa edebilirsin.

Die Kinder erwarteten den ersten Schnee, um einen Schneemann zu bauen.

Çocuklar kardan adam yapabilecekleri ilk karı iple çektiler.

Ich werde ein Haus bauen, sobald ich es mir leisten kann.

Bir ev almaya gücüm yeter yetmez, alacağım.

Was denkst du? Sollen wir mit dem verdorbenen Fleisch eine Falle bauen

Ne diyorsunuz? Çürümüş etle düzgün bir tuzak mı kuralım

China sagt, ich werde ein Krankenhaus bauen, um dieses Virus zu bekämpfen

Çin bu virüsle mücadele edebilmek için bir hastane yapacağım diyor

Dann bauen sie die Nester und setzen sie klein und klein auf

daha sonra onları küçük küçük, küçük küçük üzerilerine koyarak yuvaları inşa ediyorlar

Wir bauen eine kleine Basis, damit es nicht direkt auf dem Schnee liegt.

Buraya küçük bir platform yaptık, yani kardan yüksekte.

Ich werde wieder eine Moschee bauen, Diskussionen wie eine Moschee sollten immer stattfinden

tekrar cami yapacağım, cami olmalı gibi tartışmalar hep yapıldı