Examples of using "Absicht" in a sentence and their turkish translations:
O kasıtlı mı?
O, kasıtlı değildi.
Bu benim planımdı.
Tom onu bilerek mi yaptı?
Onu kasten yaptım.
Gerçek amacın nedir?
Bunu yapmak istememiştim.
Onun kasıtlı olduğunu düşünüyorum.
O sadece bir fikir.
O kasten bir hata yaptı.
- Bunu mahsus yapıyorsun!
- Bunu kasten yapıyorsun!
- Bunu bile bile yapıyorsun!
Onun kasıtlı olmadığına eminim.
Ben onu bilerek yaptım.
Tom'un vazgeçmeye niyeti yoktu.
Sen onu kasıtlı olarak mı yaptın?
Tom bunu bilerek yaptı.
- Onu kasıtlı olarak yaptım.
- Onu bilerek yaptım.
Benim niyetim asla seni incitmek değildi.
Bizim niyetimiz seni aldatmak değildi.
Bizin niyetimiz asla seni kazıklamak değildi.
Tom onu bilerek yaptı.
- Bilerek yapmadım.
- Ben onu kasten yapmadım.
- Kasıtlı yapmadım.
İstifa etmeye niyetim yok.
Tom'un bir şey söylemeye niyeti yoktu.
Tom Mary'yi aramak niyetinde değildi.
Benim kalmaya niyetim yok.
- Benim evlenmeye hiç niyetim yok.
- Ben evlenme niyetinde değilim.
Onu kötü niyet olmadan yaptı.
Sanırım onu bilerek yapıyorlar.
Tom'un bunu yapmak istediğine eminim.
Tom bunu bilerek yapmadı.
Buraya geri gelmeyi hiç planlamamıştım.
Tom bunu kasıtlı olarak yaptı.
Onunla evlenmeye niyetim yok.
Islanmaya niyetim yok.
Tom'un onu yapmaya asla herhangi bir niyeti yoktu.
Buraya tekrar geri gelmeye niyetim yok.
- Bunu bilerek yaptın, değil mi?
- Bunu kasten yaptın, değil mi?
Tom'u yaptığı şeyin kasıtlı olduğunu düşünüyorum.
Öyle yapmak niyetinde değilim.
Onların amacı nedir?
Tom bize zarar vermek niyetinde değil.
- Onu bilerek yaptın.
- Onu kasten yaptın.
- Onu bile bile yaptın.
Peter vazoyu kırmak niyetinde değildi.
Onun hayattaki tek amacı zengin olmaktı.
Sizinle sonucu paylaşma niyetinde değilim.
Tom, Mary'yi incitmek istemedi.
Benim ona söylemeye niyetim yok.
Planım yılbaşı tatilini Avustralya'da geçirmektir.
- Seni incitmeye niyet etmedim.
- Seni incitmeyi istemedim.
Tom'un üç saat beklemeye niyeti yoktu.
Onun üç saat beklemeye niyeti yoktu.
Tom'un Mary'ye para vermeye hiç niyeti yoktu.
Onun bunu kasıtlı olarak yaptığını biliyorum.
Tom'un bunu bilerek yaptığını biliyorum.
Tom'un bunu yapmaya hiç niyeti yoktu.
Adam onu öldürmek niyeti ile ona saldırdı.
Tom onu kasten yaptı.
Pencereyi kasıtlı olarak mı kırdın yoksa kazara mı?
Bizimle birlikte kaç kişinin gitmeyi planladığını öğrenmemiz gerekiyor.
Tom yanlış nedenlerle doğru olanı yaptı.
Ben sizi özendirmek istemedim.
Tom Mary'nin onu öpmesine izin vermek niyetinde değildi.
Tom'un niyeti Mary'ye sorun yaratmak değildi.
O, İngiliz edebiyatı okumak amacıyla İngiltere'ye gitti.
Onu öldürmek için, ona saldırdı.
Ben bir hediye satın almak amacıyla bir alışveriş merkezine gittim.
Kötü bir aşçı ve bir zehirleyici arasındaki tek fark niyettir.
Güzelliğini kasten sakladığını mı söylüyorsun?
Bazen tesadüf öyle yollar gider ki, oraya niyet ulaşamaz.
Ali'nin amacı üzüm yemek değil, bağcıyı dövmek.
Bize yardım etmeyi düşünüp düşünmediklerini bile bilmiyoruz.
Tom saldırganın kafasını vurmak niyetiyle kazayağı kaldırdı.
Bazı şirketler hamile olan ya da çocuk sahibi olmaya niyetlenen kadınlara karşı farklı davranıyorlar.
Bazı fotoğraflar çekmek amacıyla partiye katıldım.
Onu bilerek yaptın, değil mi?
Onunla evlenmek niyetindeydi.
Onun tam olarak niyet ettiği oydu.
Tom çiti boyamak için çok fazla zaman harcamak niyetinde değildi.
Tom bunu kasten yapmadı.
Benim başından beri büyük bir şehirde yaşamaya hiç niyetim yoktu.
Üzgünüm. Bunu bilerek yapmadım.
Niyetimiz ona saldırmak değildi.
Tom hayatının geriye kalan kısmında Boston'da kalmaya niyeti yok.
Tom yarın erken kalkmak istiyor.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı daha önce söyledim.
- Tom'a üç hafta daha Boston'da kalmayı planladığımı önceden söyledim.
Milyoner, maliyeti ne olursa olsun başyapıtı satın almaya niyetlendi.
Hadi, Mary. Tom'un onu bilerek yaptığına inanmıyorsun, değil mi?
Bütün hafta kalmak istiyorum.
O onu kasten yaptı.
Bana bilerek yanlış adres söyledi.
Tom'un oraya tek gitmeye niyeti yok.
Tom'un bunu bilerek yaptığını biliyorum.