Examples of using "„löwen“" in a sentence and their turkish translations:
Aslanlar et ile beslenirler.
Aslanlar renk körüdür.
Uyuyan bir aslanı uyandırma.
Bir aslan görüyorum.
Aslanlar Afrika'da yaşar.
Aslanlar muhteşem yaratıklardır.
Hiç aslan gördün mü?
Aslanlar ağırlıkla gece avlanan yırtıcılardır.
Aslanlar kafeste.
Onlar bir aslanı canlı yakaladı.
Aslanlar kurtlardan daha güçlüdür.
- Aslanlar hakkında konuştum.
- Aslanlardan söz ettim.
Aslan, gecelerin kralıdır.
Biz aslanı canlı yakalamak zorundayız.
Afrika'da bir sürü yılan var.
Aslan ve kaplanlara büyük kediler denir.
Bir aslanın dişleri keskindir.
Aslanlar Tom'u her tarafından çevirdi.
Aslanlara fırsat doğdu.
Aslanların etrafta olduğunu sezebiliyorlar.
Aslanlar yiyecek almak için birbirleri ile dövüştüler.
Aslanların kükremesini duydunuz mu?
Bir aslan gördüğüme şaşırdım.
Hiç aslan öldürdün mü?
Bunu, örneğin Aslan Kral'da görebiliyoruz.
Tek başına bir sırtlanın aslan karşısında şansı yok.
Tehlikeli alana adım atıyorsun.
Kaplanlar cangılda, aslanlar savanada yaşar.
Joe ve ben dün bir aslan gördük.
Aslanlar, kurtlar, filler ve atların hepsi hayvandırlar.
John, bir kaplan yakaladı ve iki aslan vurdu.
O, aslanın inine girdi.
Aslanın inine ayak basmayın!
Sırtlanlar, on kilometre öteden bile aslanlara kulak misafiri olabilir.
Sen fil ile aslanın hikayesini bilir misin?
Ayrı düşen dişi, aslanlarla çarpışmasını kaybetmiş.
Aslanların şahinler üzerinde kolay bir galibiyeti vardı.
Burada bir aslanla karşılaşsan ne yaparsın?
Filler karanlıkta bizden iyi görür ama aslanın yanına bile yaklaşamazlar.
Bir aslanın kuyruğu olmaktansa bir köpeğin başı olmak daha iyidir.
İyi bir cerrah bir kartalın gözüne, bir aslanın kalbine ve bir hanımın eline sahiptir.
Tom ve Mary safariye gittiler ve örneğin aslanlar, zürafalar, zebralar ve su aygırları gibi birçok hayvanı gördüler.
O bir kadının başına, bir aslanın gövdesine, bir kuşun kanatlarına ve bir yılanın kuyruğuna sahipti.
Aslanın dişlerini gösterdiğini görürsen, sana gülümsediğini sanma.